27 Ekim 2010 Çarşamba

Ev hayvanlarımız...

Başlamışken devam edelim dedim misafirlere...
Kızımında bir hayranı oldu burda..adını Arsız koyduk,gerçektende arsız...
Sıradan tekir cinsi tek gözü biraz darbe almış gibi mat gözüken,hatta biraz şaşı gibi bana göre ,bir erkek kedi..camdan ayrılmıyor ev biraz alçakça camına kolayca tünüyor..Karnı acıkınca mutfak camına gidiyor karnı doyuncada aşk istiyor ve kızıma mayışıp kalıyor ona sevdiriyor kendini bana elletmiyor hoş bende hayran değilim zaten...

Geceleri camına geliyor camı tırmalıyor, ağlıyor,hatta cama kafa atıyor....ben asla diyorum eve alıştırma ,karnını doyuruyoruz o sokağa alışkın ..öyle kalsın biz gidince hayatı dağılır hayvanın..

Böyle işte şimdilik iki tane ev hayvanımız var biri eşikte ,biri camda...

Baş misafirim

Yeni evimizin kapısında zaman zaman beliren kara bir çekirge var..anlamayan kara böcek sanır,ama ben çocukluğumdan iyi tanırım çekirgeleri ve bir nevi kutsal olduklarına inanırım..o eve ait olurlarmış ve evin bekçiliğini yaparlarmış,öldürmek evi savunmasız yaparmış,Yaradan dermişki ki benim bu küçük
emanetimi koruyamıyorsanız bende sizi gözetmem,korumam...

Ama ne gariptirki kapı açık olsa bile asla içeriye girmiyor eşikte duruyor,içeriye bakıyor sonrada eşiğin dibindeki küçük boşluğa sığınıyor ..Zaman zaman dışarıya çıkan basamakların 3. katına kadar çıkıyor sonra yine eşiğine dönüyor asla 4 .basamağa çıkmıyorbenden ve kızımdan korkmuyor,ama başkasından anında saklanıyor...eşim geldiğinde hiç görünmedi,merak bile etmiştim etrafa iyicede baktım,yoktu...
İş güç olmayınca böyle çekirgelerle oyalanıyoruz işte....

Unutmak istediğim

Hayatımda unutamadığım iyi vede kötü anlarım vardır anı diyemiyorum küçük unutulması zor dakikalar ..Belki o anda yaşadığım zamanlar uzundu...ama şimdi aklımda bir göz kıpması gibi,ama neden unutulmuyor...

Yaşım belkide 6 civarıydı,belkide 7..ama 6 olmasını tercih ederim çünkü büyüklerimizin deyişiyle akıl baki olunmazken ve deftere günah yazılmaz iken...anlayacagınız kötü anı...

Mahalleye yeni taşınmışız,arkadaş edinmeye çalışıyorum ama nedense beni almıyorlar aralarına..bahçe içinde oynarken çocuk sesleri duyuyorum, koşuyorum ne yapıyorlar diye..bir kayaya taş atıyorlar,kim tam üstüne getirecek diye üstüne denk getireni alkışlıyorlar...bende diyorum atarım ve denk getiririm ..ve atıyorum ,tam isabet...

ama ..akan kanları ozaman fark ediyorum ,taş kanıyor...

Kaplumbağa olduğunu anlıyorum ,heryeri kanıyor kabuğu parçalanmış...

Bende ağlamaya başlıyorum....Yapmayın diyorum ...onu kurtarmaya çalışıyorum ,ama gücüm yetmiyor beni hiç dinlemiyorlar...

İçeriye giriyorum ağlıyorum devamlı ..ve ona taş atan elime ceza veriyorum ,o büyüklükte başka bir taşla elime vuruyorum ..hiç acısını duymadığımı hatırlıyorum ,vicdanımın sesi herşeyi bastırıyordu daha o yaşlarda...

O anı hiç unutamadım her aklıma geldiğinde ,dua ederim ALLAHIM sen affet diye..

Çocuklarıma herşeyi sevmeyi öğretmeye çalıştım hiç bir canlıya zarar vermemeyi,YARADANherşeyi bir sebep için yaratmıştır...

21 Ekim 2010 Perşembe

Uçabilmek özgürce


Küçük kız ,annesinin onu yazdırdığı özel kursa başlayacaktı o gün hiç heyecanlıda değildi daha öncede çok kurslara gitmişti,bunun ne farkı vardıki..Orta ikinci sınıfa geçmişti,gün güne daha güzelleşiyor dahada uzuyordu .Annesiyle gittiler ilk gün,zaten iki saat sürecek sonrada alış veriş yapacaklardı..

Küçük sayılabilecek bir odaydı,kız oflayıp puflarken annesi sakin olmasını dersini iyi takip etmesini para ödediklerini söylüyordu.Kapı açıldı içeriye siyah kıvır kıvır saçları gözünün önüne düşmüş,genç bir delikanlı girdi..Bir an ikiside yüzüne baktılar,genç elini uzattı ,merhaba dedi ,öğrencim sizmisiniz küçük kız elini uzattı ,titreyerek evet dedi ...tanıştılar isimler söylendi anne odadan çıktı ne sevimli çocuk dedi maşallah öğretmenlik yapıyor ne güzel..

İki saat sonra anne kapıdaydı ama kız çıkmak bilmiyordu sınıfa gitti kızı neşeyle gülüyor öğretmenine birşeyler söylüyordu..Baktı gülümsedi ..hadi dedi kızına ....

Kızı öğretmenini anlata anlata bitiramiyordu..yaşı 19 muş konservatuarda okuyormuş ,ayrıca dışarıdan yine üni okuyormuş,böyle ders vererek okuyormuş,ne kadar zekiymiş....

Aradan aylar geçti kızındaki heyecan hiç bitmedi...

Anne hep dinledi , gözlerinin pırıltısına bakıyordu...

Nekadar güzel kirpikleri var anne dedi okadar uzun ki ...elleri dedi ,hele parmakları okadar güzelki ...

Kızı büyüyordu ve ilk aşkını yaşıyordu..kendince yaşıyordu ..birkaç kere genç çocuğa dikkatlice baktı ,delikanlı beğeniyle bakıyordu ama utanarak ,onun çocuk olduğunu hatırlayarak...

Bir gün ,kızı üzgün geldi ,gitti dedi yok askere gitmiş....

Birkaç hafta sonra unutmuştu hayatın akışına bıraktı kendini arkadaşlarıyla gezdi eğlendi.bir çok çocuktan teklifler aldı..kimilerine güldü geçti kimini değerlendirdi .ama çabuk sıkılıyordu herkese bir mana veriyordu aptallar diyordu hiç biri zeki değil,demek istediğimi anlamıyorlar... halbuki bunların arasında , zeki çocukların okuduğu en iyi okullarda okuyanlarda vardı..ama hayır kimse dengi değildi...

Lise ikinci sınıfa geçmişti arkadaşlarıyla gezerken,yoruldular ve kendilerini yeşilliklere bıraktılar..kahkahalarla gülüyorlardı birisi birşey demişti ama gülmek için sebep çoktu..Birisinin seslendiğini duydu,adını çağırıyordu biri ...

Döndü ,Oydu öğretmeni ....
Ayakları kuş oldu sanki koştu ellerini tuttu..hoşgeldiniz dedi nerelerdeydiniz askerlik bittimi..

Çok oldu dedi bitti ,okuluma devam ediyorum ayrıca bazı yerlerde sahne alıyorum yaşayıp gidiyoruz işte ..ee dedi 3 yıl geçti sen neler yapıyorsun ,nekadar büyümüşşün dedi seni saçlarından tanıdım hiç kimsenin saçları bukadar parlak ve güzel değildir ve kahkahanı tanıdım...

Utanmadı kız alışkındı bu tür laflara ,olgunlukla karşıladı ,gülümsedi,ben dedi okula devam işte...arkadaşlarla dolaşıyorduk ,gel dedi seni tanıştırayım..

O gün neşeyle çok çabuk geçti arkadaşları bayılmıştı çocuğa nekadar yakışıklıydı ve akıllı..

Ertesi günü görüşmek üzere sözleştiler .eve vardığında,neşeşinden yerinde duramıyordu..

O sabah büyük bir heyecanla kalktı hazırlandı saçlarını parlayıncaya kadar taradı ..
İlk saatlerdeki tedirginlik yerini yavaşça ,tatlı heyecana bıraktı ,konuştular konuştular..akşama elleri zorlukla ayrıldı birbirinden,telefonlar alındı karşılıklı..

Daha ayrılmalarının üstünden bir kaç dakika geçmemiştiki telefonuna mesaj geldi,ondandı,seni seviyorum dedi ,seni 3 yıl öncede sevmeye başlamıştım ,ama küçüktün ozamanlar,sevgimi anlamazdın ..

Kız da yazdı ona bende seni ..bende 3 yıl önce sevmiştim ama sen benim öğretmenimdin..sen benim ilk aşkımsın dedi ve son..

Delikanlı cevap verdi ,sen benim ilk değilsin belki ama son olacağın bir gerçek belkide ilk aşkımsındır seni sevdiğim kadar ve düşündüğüm kadar kimseye böyle hissetmedim..sen dedi cadımısın insanları büyüleyen ,etrafındakileri pervane böceği yapan...

Kız ,evet dedi ben bir cadıyım ve seni ömür boyu kölem yaptım artık sadece benim için yaşayacaksın..


Aylarca konuştular , kız gence ,gençte kıza hayrandı ..genç hergeçen gün daha şiddetle bağlanıyordu kıza ,kızdaki o fırtına dinmeye başlamıştı,iki gün güzel geçinirlerse üç gün dargın oluyorlardı ..Sebepler iki taraflıydı kızın arkadaşları çoktu onlarla eğlenmek zaman geçirmek istiyordu,onlarla kaldırımda oturmak ,şakalaşmak,bisiklete binmek ve hatta akşamları saklanbaç oynamak...

Genç kızıyordu ,otur diyordu evde ders çalış ne işin var sokaklarda..Karışma diyordu bana ..ben senin gibi içi geçmiş değilim ben daha gencim tabiki eğleneceğin gezeceğim ,derslerim gayet güzel ne diye daha fazla çalışacağım ..

Çok kıskanıyordı kızı,okadar güzeldiki etrafı hep ona bakanlarla doluydu ,saçmalama diyordu kız ona ,onlar arkadaşlarım bir gün başkası olursa bunu sana söylerim ..

Genç yeni bir yerde işe başladı,beraber iş yaptıkları birkız vardı,fazlaca bahsetmeye başlamıştı delikanlı ondan kız huysuzlanmaya başlamıştı ne iştir bu böyle aranızda bir yakınlaşmamı var..hayır diyordu genç ama kıskanması hoşuna gitmişti demekki onu önemsiyordu onu...

Kız delikanlıya güvenini kaybetmeye başlamıştı,birkaçkerede yalanını yakalamıştı...birgün bir mesajını gördü kız, onun telefonunda silmemişti gönderdiğini,,

Hırkanı bende unutmuşşun,getireyimmi ,gelirmisin bu akşam yine...

Kız delirmişti sanki,bağırdı ,çağırdı...

Tamam dedi bitti...git istediğine ben bunu kaldıramam..

Tamam dedi delikanlı öyle istiyorsan öyle olsun..ama onunla aramda birşey yok geçen akşam bizde kaldı geç olmuştu evine gitmek istemedi ne varki bunda bende onda kalabilirim o benim arkadaşım ve iş ortagım...

Hayır dedi kız sana güvenim yok artık saygı duymuyorsam sevgide yoktur..bana arkadaşın numarası çekme ben bir kadınım ve önsezilerim vardır ondan ilk bahsettiğinde anlamıştım .bu iş bitti beni arama birdaha...

Genç ne yapacağını bilemedi .çekip gitmişti işte ..hep gideceğinden korkardı ,başkasına aşık olup onu terk edeceğini düşünürdü ama sebep kendisi olmuştu...

Aradı ,defalarca telefon etti açmadı..tamam dedi bitmiş...

Birkaç gün sonra kız aradı nesılsın dedi,

Seni özledim dedi delikanlı yalnızca seni düşünüyorum ,bende dedi kız ...

Yeniden görüşmeye başladılar...

Kız onu görüyormusun, dedi..

O iş arkadaşım elbette görüyorum dedi ...

İçi acıyordu hayır unutamıyordu ,kabul edemiyordu yine tartışmalar kırgınlıklar...

Kız tatil için uzak yere gitti,dönüşte görüşürüz dedi..Orada kendi yaşına yakın yeni arkadaşlıklar edindi ve onu hiç düşünmediğini faketti..

Döndüğünde ,ondan gelen çağrılardan birine cevap verdi ..

Neden dedi hiç aramadın beni mesajlarımada çağrılarımada cevap vermedin..

Canım seni düşünmek istemedi dedi kız..

Neden dedi delikanlı ..
Düşündüğüm zaman o kızla seni beraber düşünüyorum ve kaldıramıyorum ..
Hala dedi sen orada mısın,o konuyu kapatmadınmı...görüşelim seni özledim....

Hayır dedi kız artık görüşmek istemiyorum...seni yeniden görürsem bu sonu belli olmayan ilişkimiz yeniden devam eder..Sana göre basit şeyler bana göre değil..Bana görede gayet normal olan yaşımın gerektirdiği şeylerde sana göre değil..sen çocukluk etme diyorsun,bana göre o yaşımın gereği...Yani artık bitti bunu kabul edelim...

Sen dedi özgürmü olmak istiyorsun artık ,yoksa başkasımı var...

Olabilirde ama yok ..yalnızca seni düşünmek istemiyorum artık..Evet özgür olmak istiyorum..ve senide özgür bırakıyorum..artık kiminle akşamını geçireceğin beni ilgilendirmiyor..Ama seni her hatırladığımda iyi şeyler hatırlayacağım,Sana çok şey borçluyum benim hayatıma hep güzel ve olumlu şeyler kattın..Umarım bende senin hatıralarında güzel bir yer edinirim,beni düşündüğünde lanet etmezsin...Güzel di gerçekten...Hoşçakal....

Telefon kapandığında, genç uzun bir süre tefona bakmaya devam etti..

Hoşçakal dedi güzel kelebeğim ,sen uçmayı öğrendin,bense yoruldum dinleneceğim çiçek arıyorum..Asla yerin dolmayacak,dedi.....asla....

19 Ekim 2010 Salı

Güzel bir akşam



Çok fazla tanımadığın bir şehirde,sevdiğin biriyle akşam karanlığını ,ışıl ışıl aydınlattığı şehir ışıklarının altında caddelerde dolaşmak ne kadar güzelmiş çoktan beri bunu unutmuştum ,üstelik zaman kaygısı olmadan...

Kızımla bir akşam ,üstelik yemekte varken , hadi dedik dışarıya çıkalım ,sokaklarda yiyelim canımız o an ne çekerse...isterse balık ekmek istersek mısır ,kestane ...benmi girdim koluna yoksa omu bana, bilmem hangimiz anne hangimiz kızı oda karıştı ben onun kısa montunu ,oda deri montunu..takıldık onun dilinden tabiri caizse aktık sokaklara...İnsanlar dolaşıyor,sevgililer kolkola ,elele..

Heryeri kestanelerin kavrulmuş mis gibi kokusu sarmış,yollarda az önce çişelemiş olan yağmurun nemi ve ıslak ışıltısı.olsun isterse yine yağsın yağmur kaçmaya hiç niyetimiz yok ,ıslak kedi gibi olsakta hiç bir şey keyfimizi kaçıramaz..

Kızımla gururlanıyorum yeniden yanımda ışıl ışıl maşallah .karşımızdan gelen bir bayan ın yanındaki orta yaşlı beyi dürterek maşallah ne güzel ALLAH özenmişte yaratmış dediğini işitiyorum ,ona daha bir sıkıca koluna sarılıyorum konuşuyoruz herşeyden okuldan ,arkadaşlarından ,aşkdan ..onun sevdiği herşeyi destekliyorum ,sevdiği kişiyide ..

Yine aynı yere giriyoruz ,yemeğimizi bir saatten fazla zamanda yiyoruz konuşmamız hiç kesilmiyor,birde kahve içelim diyoruz ama saat geç olmuş kitap almamız lazım kitapçı kapanmadan yetişiyoruz alıyoruz,ve daha başka kitaplarada bakıyoruz ,çıkıyoruz...

Yine doymuyoruz dolaşmaya caddenin en sonuna kadar gidiyoruz cadde bitmiyorda bizim bilmediğimiz karanlık yerler ötesi, dönüyoruz..Yürüyoruz yürüyoruz..heryer genç dolu malum üni memleketi .benim yaşlarımda insan çok fazla yok ...

Dönüş yolumuzda birinin ona seslendiğini duyuyoruz bakıyoruz arkadaşları ,kızlar memleketlerinden dönmüşler,ellerinde küçük bavulları halleri perişan,yürüyoruz yeniden kaçırdıkları dersi soruyorlar biri kızımla aynı sınıfta,tatlı şirin kızlar.

Kızlar parasızlıktan bahsediyorlar beni yanlarında unutup...acıktık diyorlar ....
eve çağırsam vakit az yurda yetişemezler..birer ekmek arası alırız artık yurdun kantininden diyorlar onları bırakıyoruz köşede evimizegeliyoruz mutlu başlayan keyifli geçen akşamımız buruk sona eriyor ...

Güzel bir akşamdı. kızımla olmak güzeldi..seni seviyorum bebişim...

Çürüme

Bu millete neler oluyor böyle anlamadım ..Busabah televizyona bakıyordum yine bir cinayet altında ihanet..

Eteğini toplayamayan kadınların ın gizli telefonu olup sevgililerine mesaj yazıyorlar ..Hayret yaa bunlar tarlada bağbahçede çalışan ,evde örgü örüp,kapı önlerinde oturup gelenle geçenle laflayan insanlar...

Adamlarda var cebini karıştırsan birpaket sigara parası çıkmaz sevgili ediniyorlar ,evde daha güzel eşleri dururken ...

Hayatlarında belki toplam 3 gazete okumamışlardır,sorsan cumhuriyetin kuruluş tarihini bilmezler.güney nerede kuzey neresi bilmez,komşularımız kim dersen kendi kapı komşusu sanır,ama fatma gülün suçunun ne olduğunu iyi bilirler...bu insanlar anında mesaj yazmayı öğreniyor..

Çok çağdaşız çokkk....

18 Ekim 2010 Pazartesi

Arkadaşım 8

Süreyya o sabah yeni bir davaya başlamıştı üstelik davayı almayı kendisi istemiş ,mağdur kadından hiçbir ücrette talep etmemişti davayı kazanınca eşinin neyi var neyi yok alıp onu içeriye atınca bana bir yemek ısmarlarsın ödeşiriz demiş zavallı kadın inanamamıştı.Hukuk bölümünü bu yüzden isstemiş babası gibi adamlara gününü göstermek istemişti avukatlığa başlayalı üç yıl kadar olmuştu ama şimdiden ünü yayılmaya başlamış karşı tarafın avukatları ondan yaka silker hale gelmişlerdi..

Eve vardığında saat gece yarısına yaklaşmıştı oldukçada yorulmuştu bir salon ve tek yatak odası olan stütyo tipi bir dairesi vardı istanbulun oldukça nezih bir semtinde olan bu daireyi alabilmek için baya bir çalışmıştı ,ama inkar etmemek gerekiyordu geçen yıl baktığı ve çok ses getiren davayı kazanmamış olsaydı alamazdı ,eşi çok zengin parasının hesabı olmayan bir işadamı karısını hastanelik edinceye kadar dövüp beş parasız evden atınca ona gelmişti bir çok avukata gitmiş ama eşi araya birilerini sokmuş davadan vazgeçmişlerdi,bir tanıdığı süreyya yı tavsiye etmişt,davayı kazan bu adamdan benim hakkım olanı al yarısı senin demişti süreyya çok uğraştı bu dava içinama adamdan sevgilisiyle olan ilişkisini ortaya çıkartıp başka delillerle birlikte oldukça yüklü bir nafaka ve mallarınını dörtte birini alıp boşanmalarını sağladı ,kadında buna karşılık oldukça cömert davrandı .

Bir kahve yaptı kendine ve İstanbul u seyretmeye başladı annesini ablasını özlemişti annesi emekli olmuştu sonunda. çok çalışmıştı zavallı kadın hiç gün yüzü görmemişti, babasının şiddetinden en çok annesi etkilenmişti babasını hep öfkeli bağıran eşyaları kıran ve sonrada annesini ablasını ve kendisini döverken hatırlardı.Onu kızdırmamaya çalışırlardı hatırlıyordu daha dün gibi daha yaşı 7 miydi yoksa 8 miydi babası eve gelmiş yemeğini yemiş arkasından neden hemen çay yok diye olay çıkartmış,annesini çok kötü dövmüştü ablası annesini korumaya çalışmıştı onunda kolundan öyle bir tutup kıvırmıştıki kolu iki yerinden kırılmıştı ablası öyle çığlık atıyorduki süreyya babasına bağırmıştı bırak ablamı sen ne biçim babasın diye babası henüz demlenmemiş çayı alıp üstüne dökmek istemişti yine annesi önüne geçmiş sıcak su onun üstüne dökülmüştü.annecigim diye mırıldandı ..Babası aciz bir adamdı kişiliksizdi annesi çok güzelmişti evlendiklerinde ,kocasının bukadar kıskanç olduğunu anlamamıştı seven eş kıskanırdı biraz tabiki ama bir zaman sonra dayanılacak hal olmadığını anlamıştı ama bir kızları olmuştu geçer diye bekledi ama zaman geçtikçe şiddet te fazlalaştı ikinci kızı olduğunda eşi niye erkek doğurmadın sen soyumun kurumasını istiyorsun diye daha fazla kavga eder hale gelmişti eşini seven böyle yapmazdı babası kimseyi sevmezdi yalnızca aciz olanı ezerdi,ablası okadar yılmıştıki 15 yaşında ilk seni seviyorum diyen kişiye kaçmıştı ,yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu ama ne yapsındı acizliktendi başlarında kendilerine sahip çıkan olmamıştı ve babası bir kavgaya karışmış birini bıçaklamıştı hapistede vurduğu adam ın tanıdıkları tarafından sişleneler öldü hayatını ve etrafındaki herkesin hayatını mahvetmişti..

Süreyya babası öldüğünde 14 yaşındaydı .cenazenin eve getirilişini ve gömülmeye götürülüşünü hiçbir duygu taşımadan ve tek damla yaş akıtmadan seyretmişti ,annesi ağlamıştı belkide yitip giden hayatına ağlamıştı kimbilir ablasını annesi eve geri getirmişti onunda hayatı hiç kolay değildi ve onuda çalıştığı işyerine aldı çalıştılar süreyyanın okuması için uğraştılar ablasıda bundan iki yıl önce kendi halinde eşi ölmüş bir adamla evlendi adamın iki çocuğu vardı onları kendi çocuğu gibi sahiplendi hayatından memnundu ...

Telefona eli gitti saatte baya geç olmuştu ama annesinin sesini duymak istedi ,aradı ..annesi birkaç dakika sonra açtı hal hatır ettiler ne var neyok diye uzun zamandır memleketine gitmemişti ,annesi bugün zafer amcanın cenazesi geldi ,memleketinde gömülmek istemiş onlara başsağlığına gidemedim gelen giden çoktu bende uzaktan baktım yalnızca ve nermin teyzeni gördüm ,yanına gidememek bana çok koydu dedi ...

Süreyya telefonu kapatınca ,bir kaçdakika öylece kaldı ve sonra çantasına birkaç parça eşya toplamaya başladı,arabasını çalıştırdı yola koyuldu..

Sabah olmadan varmıştı çocukluğunun gençkızlığının geçtiği bu kasabadan nefret ediyordu,güzel anlarıda olmuştu ama daha çok kötü anılar vardı.en güzel anıları melikeyle olanlardı yine en kötüsüde onunla olandı..bütüngün konuşurlardı ,gezerlerdi bir şeyler alıp yarısını o yarısınıda melike yerdi birbirlerinin suyunu içerlerdi ,birkalemi bile paylaşırlardı..
Annesinin yaşadığı eve gitti.sarıdı ve kucağında birsaat kadar uyudu,cenazenin kaldırılışına uzaktan baktı tıpkı babasının gidişine baktığı gibi ama bu defa ağladı o iyi bir adamdı melikeyle kendisini hiç ayırmazdı başkalarının aksıne babası yüzünden onu yargılamaz ,sevgiyle başını okşardı,gitmek istedi ama hayır melikede oradaydı mutlaka hoş karşılanmazdı şimdi,bekledi bekledi...

akşam üstü mezarına gitti başucuna oturdu dua etti...

Beni affet zafer amca dedi..ama mecburdum ,kötü olan birşey yapmadım ben melikeyi o adama veremezdim onu ona ziyan edemezdim arkadaşımı okadar çok seviyordumki ondan vazgeçmesini çok söyledim ama hayır onu okadar çok seviyorduki gözü hiçbirşey görmüyordu,ondaki kötülüğü görmüyordu ,herkesi kendisi gibi iyi sanıyordu,ama o iyi biri değildi zafer amca o çok kötü birisiydi o aynen babam gibi bir adamdı ,arkadaşımı başka türlü vazgeçiremedim bende o kötü adamı vaz geçirdim böyle olsun istemezdim ama mecburdum .ben arkadaşım için arkadaşımı kaybettim,ama o şimdi mutlu ya boşa gitmedi beni ne olur affedin ,hakkınızı helal edin...

Süreyya başını kaldırdığında melikeyle yüzyüze geldiler ...İkiside yutkundu süreyya başın sağolsun dedi..oda sağol diye zorlukla cevap verdi,melike duymuşmuydu aacaba ama birşey diyemezdi,yavaşça yürüdü..melike ne yapacağını bilemedi arkasından baktı ,arkadaşım diye içinden haykırmak geldi ama sesi çıkmadı,duymuştu onun konuştuklarını....ama artık çok geç dedi sessizce çok geç sana birdaha güvenemem ...

..Hoşçakal arkadaşım dedi kendine iyi bak ....

15 Ekim 2010 Cuma

Arkadaşlar 7

Melike yurt dışına hiç çıkmamıştı ,babaannesinin köyüne gitmiş herkese ve özellikle sinan ın ona ulaşmaması için yurt dışı demişlerdi melikenin annesi ve babası olaya kızları üzüldüğü için üzülmüşler ama aslında içten içe rahatlamışlardı,sanki üstlerinden çok büyük bir yük kalkmıştı..

İki hafta kadar üzüldü zaman zaman çok ağladı ,sonra sakinleşti babaanesi onun üzülmesine dayanamamış bir defasında ellerini avucuna almış ..uşağım ne üzülürsün ,bırak o üzülsün seni demek o hak etmemiş layık ını bulur elbet ,Yaradanım herşeyi bilirde yapar ,herkes kısmetini yaşar seninde elbet bir yerlerde güzel sana layık bir uşak vardır ,o gün gelince diyeceksinki ben deliymişim boşuna üzülmüşüm ...Melike ağlamanın boşuna olduğunu anlamıştı ama yandığı sinan değildiki yıllarını boşuna adadığı boş insanlara yanıyordu o ..sinan ayandı senelerce sadece ona inenmıştı başka göz gözüne dokunmamıştı ..arkadaşı sandığı haine yandı ona her sırrını açmış onunla bir dilim ekmeği bir bardak suyu paylaşmış onunla ağlamış onunla gülmüştü..şimdi kime güvenirdiki kime derdini açar sırrını verirdi,onlar insanlara olan güvenini götürmüştü...

Aklına üniversite sonuçları geldi,öğrenmişti o gün kazandıklarını vesüreyya ya müjdeyi vermek için evlerine gitmiş seslenmişti cevap alamayınca içeriye girmişti kapı kilitlide değildi sesler duyunca süreyyanın odasına dalmıştı süreyyaya süpriz yapacaktı ama o görmüştü süprizi .o sabah için anlaşmışlardı kim erken kalkarsa okula gidecek öğrenecekti sonucu ..hainler kimbilir nekadar zamandır arkalarından iş çeviriyorlardı .peki onu seviyorduda neden kendisi ile evlenmek istiyordu,neden süreyya bu duruma razı oluyordu ,metresmi olmak istiyordu,çok şeyler vardı cevaplanması gereken ama artık ne önemi vardıki ...

Kasabaya okula indi melike ve sonuç kağıdına iyice baktı ,ikinci tercihten sınıf öğretmenliğini üstelik izmir i kazanmıştı..süreyyanın kendisi için yaptığı tek hayırlı iş bu olmuştu okadar ısrar etmiştiki onun zoruyla girmişti ..evet dedi artık yolumu çizmeliyim okuyacağım ve öğretmen olacağım artık kimse için tek damla yaş akıtmayacağım..

Babasına haber gönderdi liseden diplamasını aldılar ve gerekli bütün işlemler kimseye söylenmeden halledildi İzmir de kayıt yapıldı ,ailecek oturacakları ev bakıldı babasının asker arkadaşı vardı onun çok yardımı oldu,çok iyi insanlardı5 katlı bahçe içinde bir apartmanın birinci katını tuttular dayandı döşendi eski eşyalarından hiç getirmediler herşeyi eskide bırakmaya karar verdiler ,yeni bir hayata yeniolan herşeyle başladılar annesinin ve babasının melikeden başka neyi vardıki varlığı yokluğu hep onaydı..okul uzakta değildi ,kendini derslere verdi kimseylede fazla yakınlık kurmuyordu..

Melikenin babasının asker arkadaşı olan mustafa amcalarla sık sık görüşüyorlardı üç cocukları vardı bir kızı evli bir küçük oğlu liseye başlamış dı yeni birde ankarada doktorluk yapan oğlu o en büyükleriymiş yaşı sanırım 27 felan onu hiç görmemişti ama övgüyle bahsederlerdi..ilk yıl bittiğinde melike babaanesine gitti yazı orada geçirdiler hep beraber ona yardım ettiler fındık topladılar..babaanesi sordu ,uşağım buldunmu şöyle oralarda güzelce bir oğlan ..yok dedi melike istemiyorum babaane..ben okuyacağım öğretmen olup kendimi çocuklara adayacağım ..olurmu öyle hiç güzel kuzum benim ,birden karşına çıkacak yüreğin sıkışacak ,heryerini ateş basacak senin işte deyeceksin benim yarim budur..güldü melike ,hadi bakalım olacakmı öyle birisi ben ağzımın payını aldım ,benden geçti babaanne dedi...

İkinci seye daha bir azimle başladı.dersleri çok güzeldi ve öğretmenlerinin gözdesiydi melike ve küçük çocuklara ders bile vermeye başlamıştı,karşılığında para de istemiyordu ısrar ettiklerinde siz iyi bir okul kazanın ben ozaman mutlu olurum diyordu..Ramazan bayramı gelmişti ve mustafa amcalara ziyret egittiler .kapıda güzel bir araba vardı galiba misafirleri var dedi melike girmek istemedi ama mustafa amcası olurmu öyle şey aaaa..bizim oğlan geldi ne rahatsızlığı buyrun dedi..

Melike içeriye girdiğinde elinde çay bardağı olan o esmer uzun boylu adam ı gördüğünde sanki içine ılık ılık bir şeyler aktı ,genç hoş geldiniz dedi onların ellerini öptü melikeye elini uzattı merhaba dedi ben orhan..

Mustafa amcası melikeden öyle övgüyle bahsediyorduki melike kıpkırmızı olmuş başını önüne eğmişti .evet dedi orhan sizden çok bahsediyorlar artık benim papucum sanki dama atılmış gibi artık en çalışkan sizsiniz en akıllı siz en yardım severde siz güzelde demişlerdi ama..

İrkildi melike, güzel bulmamışmıydı onu ,tamam öyle çok güzel değildi ama ,bunun böyle söylenmesi...

Bukadar da güzel olacağınızı düşünmemiştim az söylemişler ..melike yüreğinin kuş gibi havalandığını hissetti.

Ogünden sonra daha sık karşılaştılar tesadüf mü ayarlamamı bilmiyordu ama orhanla olmak çok güzeldi o okadar akıllıydıki ,sakin, terbiyeli ona özel olduğunu hissettiriyordu,hiç kasılmıyordu yanında çok rahattı herşeyden konuşabiliyorlardı,siyasetten bilimden ,filimlerden hatta modadan bile öyle içten güzel bir kahkahası vardıki ..artık sık sık ankaradan geliyordu ve her gelişinde melikeye mutlaka uğruyordu ,melike okadar mutluyduki...

Melike son sınıfa geçtiğinde aralarında söz yaptılar ,okul bitmedende sade bir nikahla evlendiler öğretmen atamaları olmadan nikah kıydılarki eş durumundan tayin ankaraya çıksın diye ..

Nekadar şanslıyım diye düşündü melike ilk öğretmenlik yapacağı yer olarak ankara olduğunu okuduğunda ..

Güzel bir evi güzel severek yaptığı bir işi ve her akşam yolunu beklediği kapıda büyük bir aşkla öptüğü kocası vardı daha ne isterimki dedi,karnında hafif kıpırdanmayı eliyle tutarak,gülümsedi...

14 Ekim 2010 Perşembe

Arkadaşlar 6

Süreyya yerinden hiç kıpırdamadı yalnızca gözünden iki damla yaş belirdi onuda hemen sildi .-Ne yapmayı düşünüyorsun şimdi dedi..

Sinan olanlara inanamıyordu ne yapması lazımdıki,nasıl sıyrılacaktı bu olaydan düşünmeye zorladı kendini kafasını elleri arasına aldı sıktı sıktı kafasını..yok hayır hiç bir şey aklına gelmiyordu,okkalı bir küfür savurdu ,şansına ve melikeye .nasıl haberi olmuştu nasıl gelmişti buraya ..Yoksa dedi sen bir şeylermi söyledin ona.

Süreyya baktı yalnızca, sence dedi ..arkadaşımı kaybettim senin yüzünden,birde bana aptalca sorularmı soruyorsun, benimi suçluyorsun ..

Tamam dedi sinan ,düşünmem lazım .sonra görüşürüz bu olayı atlatalım daha sonra...

Sinan gidince ,melike yatağına kıvrıldı ve gözyaşları sessizce akmaya başladı pikeyi üstüne çekti sessizce hıçkırdı ..

Sinan ,melikenin kapısında defalarca vurdu ama kapıyı açan olmadı .cama dolandı ,bağırdı konuşmaları gerektiğini söyledi,kapıyı yumruklamaya başladı ,tekrar bağırdı ,kapıyı tekmeledi hırsından deli olmuş ve kızarmaya başlamıştı kapıya çıkan basamaklaraın kenarlarına dizilmiş olan saksıları fırlatmaya başladı,iyice kendinden geçmişti ,yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı,tekrar seslendi ama hiç cevap alamadı..Bir saat kadar bahçede bekledi evden hiç ses çıkmayınca yere bakarak ,uzaklaştı...

Sinan anne sine korkarak birhata yaptığını ,aslında herşeyin bir yalnış anlaşılma olduğunu, süreyya nın onun peşine düştüğünü onunda onun evine yakasını bırakmasını söylemek için gittiğini, ama süreyyanın onun üstüne saldırdığı sırada melikenin gördüğünü yalnış anladığını söyledi ..annesi oğluna kızgın gözlerle baktı ve sonra suratına iki tokat patlattı.

Aptal diye bağırdı ,sende baban gibi aptalsın ve sürtüklerden hoşlanıyorsun,size iki kuyruk sallayan gördünüzmü,diliniz sarkıyor ne ev düşünüyor ne çocuk nede karınızı düşünüyorsunuz baban da aynı senin gibi yapmıştı bütün hayatını ve bütün parasını o sürtüklere yedirdi parası kalmayınca evine döndü onu eve aldım ama ne için sen babasız büyüme diye ..Ama ne oldu sende onun gibi ilk ahlaksıza kemerini çözdün beni rezil ettiniz ,sana bu yaşına kadar erdemli olmayı öğrettim ,adam olmayı öğrettim ,ahlaksız kadınlara kanmamayı öğrettim sanıyordum.Ne yapacaksın bilmem ama melikeyle en yakın zamanda evleneceksin ,bu olay duyulmadan hemen evleneceksin bize yakışan gelin odur çabuk bunu temizle ...

Sinan defalarca melikelere gitti ama kapı duvardı sanki, cevap veren hiç olmadı.beş gün sonra geldiğinde annesi kapıyı açtı ,çok sakin bir halde nişan bohçasını ve takılan herşeyi,sinan ın eline verdi.melikenin yurt dışında olan halasının yanına gittiğini ve onu görmek istemediğini söyledi..Sinan inanmak istemedi kabul de edemedi adresini almak istedi,ama hayır seninle konuşmak istemiyor,kızımı gerçekten sevseydin bunlar zaten olmazdı ,sana hiç güvenmemiştim kızıma göre hiç değildin sen ama melikem seni çok seviyordu onun hatırı için seni evladımız kabul ettik ama sen layık olamadın ,onu çok üzdün ,ama herşeyde bir hayır vardır ya evlenseydiniz ,sizin kanınızda var kızım kurtuldu sizden hadi oğlum sen yoluna artık ve kızımıda unut...

Elinde bohçanın olduğu çantayla annesine ne diyeceğini düşünmeye başladı ..gerçekten bitmişmiydi,melike ondan nasıl vazgeçerdi,hayır bir yalnışlık vardı bu işte ...melike onu çok severdi öl dese o ölürdü ,o ne isterse yapardı ,nasıl onu bırakırda giderdi..Eve vardığında sessizce çantayı masanın üstüne bıraktı annesinin yüzüne bakamıyordu ...Necibe hanım çantayı açtı tek tek kontrol etti ,tamam dedi eksik yok ,herkese nişan ı biz attık diyeceğiz kimseye tek kelime etmek yok ,ve hemen sana başka bir kız bulacağız salon boşa gitmeyecek hemen eşe dosta hatta köyden bakacağız sana ...

Bir hafta sonra çok uzak bir akrabalardan ,yaşı daha 15 olan bir kız bulundu ailesi oldukça fakirdi ,ellerine verilen bir miktar paraya öyle sevindilerki kızlarının gerçekten isteyip istemediğini hiç sormadılar,gelinlik üstüne biraz uzun ve bol gelmişti ama olsun etek ucu kısaltıldı belindende biraz iğnelendi oldu bitti...

Düğün ele güne karşı çok ihtişamlı oldu ,kaynana çok oynadı heryerdede eski gelini hiç istemediğini ve oğlunun vazgeçtiğini,söyledi durdu ama kim nekadar inandı bilinmez..

Sinan melike ile beğendiği eşyalarla döşediği yatak odasına, melikenin ancak omuzlarına gelebilecek çocuk gelinle yürürken ,acaba duydumu içi sızlamadımı diye düşünüyordu,belkide çok kıskanmıştı ve pişman olmuştu ..aklına süreyya düştü ah o olsaydı şimdi yanında ...annesiyle gözgöze gelince titredi ve eşinin eline sıkıca sarıldı odaya girdiler....

13 Ekim 2010 Çarşamba

Arkadaşım 5

Melike günlerce ağladı.ne tokatı içine sindirebiliyor nede sinan ın onu aramamasını..sinan biraz görüşmeyelim hatanı anla bana yalan söylemeni kabul edemem demiş kendini haklı çıkartmıştı.

Süreyya ogün arkadaşını kaldırmış ama hiç bir şey söylememişti.ama akşam olunca hırsla melikeye söylemediği söz bırakmamış ,kızım sen aptalın önde gidenisin seni sevmiyor seni nikahına alana kadar herşey seni anasına hizmetçi kendine köle yapmak için alıyor.bak bakalım nikah olsun nasıl gözü başkalarına kayacak ,aç gözünü diye çok bağırdı ama melike asla kabul etmedi ,hayır,beni seviyor ,öyle çok seviyorki ondan böyle yapıyor demişti..Süreyya arkadaşına uzun uzun baktı ,ve gitti

Süreyya bir akşam sinan ı melikeden dönerken gördü ve önüne atladı,

-nerden melikeden mi dedi,oda -sana ne ki evet ordan deyince ,süreyya en cilveli haliyle -tabiki canım ondan başkasını senin gözünmü görür senin için başkaları ölürmüş hiç bilmezsin dedi..

Sinan bir an duyduklarına inanamadı ,nefesini kontrol altına almaya çalışarak,süreyya ya yaklaştı ,-kimmiş bakalım benim için ölenler...

-Bilmem şöyle bir bakınsan senin için herşeyi yapacak kızlar bulabilirsin dedi,ve gömleginin düğmelerinin çok açıkta bıraktığı yerleri dahada bir göstererek,dudaklarını hafifçe dişledi.

nekadarda kıpır kıpır bir kızdı bu melikenin aksine .sinan toparlandı ,etrafına baktı ya bir gören olursa diye tedirgin oldu,bunları daha sonra konuşuruz dedi,burası yeri değil.

-tabiki dedi süreyya,sen nezaman ,nerde istersen ben anlatmaya ve göstermeye hazırım..
-neyi göstermeye dedi sinan yutkunarak..

-sen ne görmeyi umuyorsan belki onu,belkide hayallerinde bile göremeyeceğin harika şeyleri dedi süreyya..

Sinan afallamış bir halde oradan zor ayrıldı.Melikeye karşı hiç suçluluk duymadı onun arkadaşıydı ,o düşünmüyorsa o niye sçlansındıki,süreyya ile ilgili öyle pek düşünmemişti bütün erkekler önce ona asılırdı,onu çekici bulmayan neredeyse yoktu ama erkeğini hep süreyya seçerdi ve sinan la hiç böyle bir durum olmamıştı,o kontrol altına alacağı kızları severdi sakin uysal.melike tam ona göreydi anneside beğenmişti ya önemli olan oydu.ama süreyya aklını kurcalamaya başladı o neydi öyle sımsıcak dokunmadan ateş hissetmişti.

Aradan bir kaç gün geçmişti ve melike ve süreyya bir kafede buluştular sinan da gelecekti,ve süreyya melikeyi doldurmaya başladı..senden başkalarıyla ilgilense ne yaparsın,onları öpse,yada bırak öpmeyi elini tutarken görsen...

Melike huzursuzlandı,-ne o bildiğin bir şeymi var yoksa diye..arkadaşının gözlerine baktı.
-yok hayır dedi süreyya, ama sanki sakladığı bir şeyler vardı ,onu iyi tanırdı gözlerini kaçırmıştı.-söyle dedi bildiğin şeyler mi var..

-hayır dedi ,ama olur ya birisiyle ilgilendiğini görsen ne yaparsın onu af edermisin...

-bilemem dedi ,belki af ederim belkide öldürmek isterim o zaman ki o olaya bağlı..ama dedi yok af etmem sanırım,offf dedi buda nereden çıktı şimdi sen benim aklıma neler sokuyorsun böyle..

-Aklına kötü şeyler soktuğum yok yalnızca onu gerçekten tanıyıp tanımadığını soruyorum sana ve senin sevginin derecesini öğrenmek istiyorum
-Onu çok seviyorum.sanki bilmiyor gibi davranıyorsun,ve evet onada güveniyorum asla bana karşı hataa yapmazve oda beni çok seviyor yoksa evlenmek için bukadar acele etmezdi dedi..

Süreyya göreceğiz bakalım dedi mırıldanarak kimi seviyor seni seviyormu aslında...

Ve sinan kapıdan göründü herzamankinden daha hoş giyinmişti melikeye sarıldı iki yanağından öptü,süreyyanın elini sıkmak istedi ama süreyya ne o enişte oldun artık diyerek sarıldı ve yanağından öptü..öpmek biraz hafif kaçmıştı dişlemişti biraz sinan afalladı sıcak bastı ve melikenin yanına süreyya nın karşısına oturdu.ne güzel parfümü vardı başını döndürmüştü,melike kullanmazdı parfüm ona göre değildi zaten,o herzaman tertemiz sabun kokardı ,tıpkı annesi gibi sabun kokardı evet hiç parfüm kokmazdı..

Konuşup bir şeyler içerken ,zaman zaman süreyya eline dokunuyor ,kahkaha atıyor ve dudaklarını ıslatıyordu ve bacagını bacagına bilerek mi değdiriyorduki ama sinanda konuşacak hal kalmamış yalnızca onun konuşmasını dinliyordu melikede konuşuyordu ama onun sesi daha cansız ve soluk çıkıyordu sanki...

Nikah zamanına fazla kalmamıştı gün almışlar iki ay sonra ya salon beğenilmişti sıra gelinlik ve eşya bakmaya gelmişti süreyya pek yanlarından ayrılmıyordu sinan da artık ona tavır almıyor aksine gelmesini istiyor en yakın arkadaşın sana tavsiyede bulunur hem zevkli kızdır senden daha iyi anlar diyordu ,melike bir kaç kere huylandı ama sonra kendi kendine utandı ne güzel işte dedi hep arkadaş olsunlar istiyordum şimdi de aranıyorum diyerek düşünmedi .

Süreyya ,sinan ın eline buluşacağı yeri ve saat i yazıp vermişti ,sinan heyecan içinde oradaydı aşıkların buluştukları ve iki kişilikkanape ve önünde masaların bulunduğu tahta pervazlarla kapalı bir bahçeydi .süreyya etegi dizlerinin çok üstünde oldukça açık v yakalı bir elbise giymişti ve topuklu ayakkabılarıyla çok hoş görünüyordu bu kıza herşey yakışıyordu hele topuklu ayakkabı ..melike hep düz giyerdi zaten boyu uzundu topuklu ona yakışmazdıki..

Tokalaşıp yanaklarından öpüştüler ama süreyya boynuna sarılıp bu kadar mı dedi sinan ne olmasını umuyorsun deyince boynuna daha fazla sarılıp dudaklarına yöneldi. sinan ,etrafına bakındı ve yanyana oturdular ve ne istediğini sordu süreyya - seni dedi daha anlamadınmı,seni hep istedim ama melikeden başkasına hiç bakmadın bir gün ondan sıkılırsın diye bekledim hatta onunla arkadaşlığımı sırf sana yakın olmak için sürdürdüm ama sen beni görmedin bende artık benim bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm dedi...

Sinan afallamıştı inanamıyordu bunlara ama çokda hoşuna gitmişti ,süreyyanın ona böyle duygular besleyeceğini hiç ummazdı,hoşlandığı kızlardanda değildi üstelik o el sürülmemiş isterdi ama süreyya nın çok erkek arkadaşı olmuştu ama ateş gibiydi hiç melikeye benzemiyordu hem onunla evlenecek değildi ya zaten eşi melike olacaktı onunlada biraz tadını çıkartsa ne olurduki..

Sık sık buluşmaya başladılar ve aklını başından alıyordu,onunla olmak cennet gibi bir şeydi .düğün hazırlıklarıda devam ediyordu..

O sabah üniversite sonuçları açıklanmıştı ve süreyya evinde kimsenin olmadığını söyleyerek sinan ı davet etti ve sinan sessizce eve girdi odasında yatakta birlikteyken ,sanki bir ses duyuldu ama aldırmadılar sinan süreyya için ölüp bittiğini ve melike gibi ruhsuz bir kızın asla bunları ona yaşatamayacağını söylerken kapıdaki melikeyi gördüler,ikiside yatkata doğrulup üstlerini düzeltmeye çalışırken,sinan dur sandığın gibi değil diye saçma bir savunmaya girmek üzereyken melike yüzük ünü çıkarttı ve üstlerine fırlattı ,ağlayarak ,senteleyerek çıktı gitti...

12 Ekim 2010 Salı

sanma

Aramızda dağlar var,

Aramızda uçurumlar...

Yaklaşma yanılırsın,

Ben öldüğümü bilirim.

Sen yaşadığını sanırsın.

Kendini bilmeden daha ,

Beni tanıyamazsın.....



Alıntıdır ,keşke ben yazsaydım ama değil yazan ın eline sağlık

Köyün delisi

Ne köleyim nede bir kul,

Vicdan bir borç hayat bir okul...

Alın sizin olsun akıl,

Ben bu köyün delisiyim .

İpek böceği


Onlardan bana ne

senden onlara ne

başkalarından bize ne

Ahh benim nar çiçeğim

Benim ipek böceğim

bana kendini anlat...

meraktan öleceğim.


Okumuştum biryerlerden aklımda kalmış bence çok güzel..

Pardon

Adam evi arar ama yabancı bir kadın telefona cevaap verir.

Buyrun kimi aramıştınız,

-Sende kimssin,
-Ben yeni hizmetçiyim

-Bak sen bana sormadan hizmetçi mi almış bizim hanım ,bende evin beyiyim ,hanım nerde çağır çabuk onu..

-Ama ben evin beyini yanında şu an yatan adam sanıyordum,

-NEEE...yanında birimi var..tamam peki 100.bin kazanmak istermisin..

-Tabikii ne yapacağım,

-Çekmecedeki silahı al ve git ikisinide vur ve telefona gel..

-Tamam efendim ikisinide vurdum, şimdi ne yapacağım...

-şimdi ikisinide bahçedeki havuza at.

-Ama burda havuz yok ki

-Nee orası 5456.........numaralı ..... ev değilmi ...

-Hayır ........ numaralı ev

-Pardon yanlış aramışım.

Hiç bilmedinki


Nereden bilecektin seni sevdiğimi...

Hiç fısıldamadımki kulaklarına aşkımı...

Senin için,

Günlerce gecelerce ağladığımı.....

Nereden bilecektin,

Senin yanında hiç silmedimki gözyaşlarımı....


Bir yerde okudum çok güzel geldi aslında şiir sevmem ama güzel geldi işte paylaşmak isstedim.

Yalnızlık


En kalabalık yerlerde yalnızsan


Başkaları kahkaha atıyorken sen sebepsizce ağlamak istiyorsan

Kirpiklerinde can veriyorsa hayellerin

Ve haykırmak istiyorsan onun yüzüne en çılgın en ardamarı çatlamış küfürleri

Bırak arkadaşım yalnızlık güzeldir...

Arkadaşım 4


Okulların kapanmasına fazla kalmamıştı,üniversite sınavına kayıtlar başlamıştı.süreyya kaydını yaptırmış melikeyede çok ısrar etmişti ama sinan ın kesin kararı vardı asla olmaz seni okadar bekleyemem okuyup da ne olacak benim kazancım rahat yeter diyordu.Süreyya bir kere katıl kendini dene kaybedeceğin bir şey yok kazanırsan da ne güzel işte ben kazanmıştım ben akıllıyım aslında ama canım istemedi okumak dersin birkere katıl ne olur diye okadar ısrar etti ki sonunda melike tamam demek zorunda kaldı,ama sinan duymasın diyerek...

Sınav a kadar gizli saklı çalıştılar akşamları daha çok melikelerin evinde çalışıyorlardı,melike sınıf öğretmenliği süreyyada hukuk istiyordu .Sinan okul çıkışı geliyor biraz geziyor sonrada onu eve bırakıyordu.kendisinin yada süreyya ile bir yere gitmesine izin vermiyordu.süreyada o kim oluyor ona niye soruyorsun ,osana soruyormu gezerken diye kışkırttığında melike sinan a dikleniyor sonrada kavga ediyorlardı,sinan bu kavgaların sonunda hemen aramıyor melikeninde içi içini yiyordu.çoğunlukla melike gidip sinan ın gönlünü alıyordu bu durumlarda süreyya çıldırıyor kızım sen aptalmısın diye melikeye çıkışıyordu,üç kişilik bir aşk yaşıyorlardı sanki

Okullar kapanmadan nişan hazırlıklarına başlanmıştı ,alışverişe çıkılıyor bohçalar alınıyor hergün bir eksik gideriliyordu melike ve annesi sanki olay onların elinden çıkmış gibi sinan ın anesi ne derse yapıyorlardı.melike bir nişan elbisesi beğenmiş ama kayınvalide hayır demişti o sana yakışmaz hem o çok kısa başka bir yerde giyemezsin onu boşuna masraf demiş kendi istediği diz altında eteği olan lacivert bir tayyör takım almıştı melike içine oturmuştu üstelik süreyya görürse ne derdi çok eğlenirdi emindi...Kayınvalide çok otoriterdi herkes sözünü dinlerdi sinan annesine çok önem verirdi herşeyin iyisini yalnızca annesi bilirdi,kendi evlerinin alt katında oturacaklardı başka yerden ev tutabilirlerdi ama hayır sinan annem en iyisini bilir sen ev kadınlığından anlamazsın şimdi seni annem eğitir biz rahat ederiz hem çocuğumuz olunca ne olacak o bakacak nasılsa demişti.Melike sanki azgın bir suya kapılmış gibi sesi çıkmıyordu.

Nihayet okul bitmiş nişan günü gelmişti ,nişan a melikenin akrabalarından fazla çağırılmamıştı sebep sinan çoğunu onaylamıyordu,düğüne gelirler ne gerek var demişti ama erkek tarafı doluydu ve takılanlar çoğunlukla sinan a takılmış ve kayınvalide hepsini toplamıştı.melikeye bir bilezik ve bir yüzük takılmıştı birazda para vardı okadar.kayınvalide paraların bile hesabını yapmış onları çarçur etme onlarla evin perdelerini alırsın demişti..Süreyya sinan ainat nişana gelmiş melikenin kıyafetine yalnızca bakmış kızım sen aptalsın bu çocuk seni sevmiyor onun gözü dışarıda seni saf buluyor kullanıyor gel vakit geç olmadan vaz geç demiş ti..

Nişandan bir hafta sonra sınav vardı melike yine caydı katılmak istemedi sinan duyarsa çok kızar dedi.ama süreyya öyle şeyler söylediki sonunda tamam dedi ve o hafta sonu gizlice kaçtılar ve sınava girdiler annesinede sinan sorarsa teyzesine gitti dersin dediler.sınav çok güzel geçti sanki bütün soruların cevaplarını birisi dudaklarına üflüyor gibi mırıldanarak yazdı ve aynı anda süreyya ile bitirip çıktılar neşeyle hoplayıp zıplarken okulun bahçesinde sinanla yüzyüze geldiler sinan yumruklarını sıkmış ,kıpkırmızı olmuştu,,melike utanarak ve birazda tedirgin olarak yanına vardı şey dedi..yutkundu ama sinan ın ard arda vurduğu tokatlarla neye uğradığını şaşırdı,sendeledi düştü...yerden sinan a baktı dudağında acı bir tatla

11 Ekim 2010 Pazartesi

Beyazkaranlık gelecek...


Bir belgesel seyrettim ,gelecek okadar karanlık göründüki gözüme...Bunun uzun zamandır farkındaydık tabiki iklimler değişti herşey hormonlu.heryerde konuşuyoruz hepimiz az çok biliyoruz ama yaptığımız fazla bir şeyde yok.Televizyonda görüyoruz bir avuç insan protestolar yapıyor, yerlere yatıyor, zincirliyorlar kendilerini bizlerde deliye bakar gibi bakıyoruz evet yalnızca bakıyoruz.

En fazla 20 yıl yaşam kalmış dünyayı yok ediyoruz .bakalım ozaman geldiğinde bizi bu teknoloji kurtaracakmı yok ettiği gibi.Süper devletlerin umrunda değil,yeni bir dünya keşfedilmiş oraya gtme çalışmalarına başlanmış zenginler rezervasyon yaptırmaya başlamışlar oranında içine sı...lar..olmazsa diye yerin bilmem kaçyüz metre altına süper binalar yapmaya başlamışlar içlerinde yok yokmuş alışveriş merkezleri bile varmış ve kendilerine yüzyıl yetecek şekilde dayanıklı mal stoğu yapıyorlarmış .bizler ölelim kimin umrunda..mahvetmek için uğraştıklarının yarısını kurtarmak için uğraşşalar ..

Hayattan ne beklersinki artık niye gelecek için çalışaşın,niye cocuk doğuracaksın ...

7 Ekim 2010 Perşembe

Arkadaşlar-3


Sinan ,melikenin koluna girdi ve yanlarında süreyyanın olmasından hoşnutsuz olarak yürüdü..birkaç adım geriden takip etmeye başladı süreyya,gözü ikisinin üstündeydi ve düşüncelere daldı.arkadaşı adına sevinmelimiydi yoksa üzülmelimi.

Melike ve süreyya liseye başladıklarında, son sınıfta olan sinanla tanışmışlardı .okulun en gözde çocuklarından biriydi çok fazla konuşmaz ,kızlar arasında karizmatik diye tanınır,okulun ağır abilerimden biriydi.Melikeyle ilğilenmesine kadar hiç bir kıza ilgi göstermemişti,melikeye arkadaşlık yakınlaşması gösteren çocuklarada sert tepki gösteriyor ,onları uzaklaştırıyordu.Hatırlıyordu daha dün gibi süreyya,bir çocuk vardı 2.sınıfa giden ve başka bir yerden gelen memur çocuğuydu,melikeyle çok ilgilenmişti,sinan birkaç kere uzak durması yolunda ikaz etmişti onu ama çocuk karar kıza ait sende kim oluyorsun seninlede çıkmıyorki demiş ve tekrar beğenisini sunmuştu...Çocuğu birkaç gün sonra yol kenarında kolları ve dişlerini kırık bir vaziyette bulmuşlardı,çocuk hiç konuşmamış araba çarptı ben önüme bakmadım diye ifade vermişti ama gerçeğin başka olduğu okul arasında çok konuşulmuştu ,o çocuk birdaha okula dönmedi ve babası başka yer tayin istedi..
O olaydan sonra kimse yaklaşamadı ve sinanlada melike bir yıl sonra çıkmaya başladılar.

Sinan süreyyaya bakarak -sen eve git istersen biz biraz dolaşacağız,diyerek durdu melikenin beline daha sıkı sarıldı,süreyya gözlerini biraz daha kısarak bir an onlara baktı sonra yoluna devam etti...sinan arkasından bakarken bu kızdan sana kurtulmanı söyemıştim niye hala arkadaşın bu... dedi.Melikenin gözleri doldu yutkunarak ama nesini gördünki o çok iyidir ,ona nasıl derim ki görüşmeyelim,ben onu seviyorum...

Süreyya tehlikeli bir kızdı bunu hemen anlamıştı fazla uyanıktı,aklına esni yapar kurallara pek uymazdı.birkaç tanede erkek arkadaşı olmuştu.aile düzenide yoktu öyle babası birkaç sene önce hapse girmiş ordada ölmüştü bir ablası vardı kocaya kaçmıştı daha 15 yaşında yoktu ozamanlar sonrada geri gelmişti anneleride ablasııda çalışıyordu,üç kadın evde tek başına kimbilir ne haltlar yiyorlardır dedi .süreyanın bakışlarından tedirgin olurdu çünkü tek o gözlerini kaçırmaz ondan korkmazdı,inadına dik dik bakardı.

Melike eve vardığında anesi merak etmişti kapıdaydı.Sarıldı aneciğim sinan döndü dedi anesi kızının mutluluğundan mutlu olmuştu başka çocukları yoktu onlara geç gelen bir hediyeydi o. üzerine titrerlerdi,hassas ve kırılgandı,iyi kalpli herkese yardım etmeye çalışırdı babası çok olmuştu emekli olalı,tek mutlulukları kızlarıydı.ama hemen evlenmesini içten içe hiç onaylamıyordu okumasını isterdi ,hatta öğretmen olsun isterdi o okadar iyi kalpliydiki ne güzel bir öğretmen olurdu.kızına anlatmaya çalıştığında hayır sinan istemiyor biran önce evlenelim diyor biz birbirimizsiz daha fazla durmak istemiyoruz demişti .annesi daha fazla ısrar etmenin anlamsız olduğunu anlamıştı onların evinde hiç tartışma olmazdı hatta yüksek ses bile olmazdı herkes birbirini dinler ve saygı gösterirdi..

ÜNİ ve Özgürlük

Çok değerli hükümetimiz ve değerli düşünceli üyeleri..okadar eğitime önem veriyorlarki üniversitelere GÜVENLİK amacıyla polis sokuyorlar..ne güzel artık çocuklarımız çok güvende olacak....

6 Ekim 2010 Çarşamba

Arkadaşım ve sevgili-2


Melike kapıdan arkadaşlarıyla çıkarken kahkaha atıyordu yanında sınıf arkadaşları ve tabiki erkeklerde vardı..sinan ellerini yumruk yaptı,alnında ter damlacıkları oluştu sonra derin derin nefes almaya çalıştı...sakinleşmeliyim sakinleşmeliyim diye mırıldanma arası homurdandı.

Onu ilk gören süreyya oldu sonra gözü yumruk olan ellerine ve gerilmiş boğaz kaslarına takıldı gözleri..güğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu buda neydi böyle sonra arkadaşlarıyla rahatça konuşan keyfi yerindeki arkadaşına baktı,gözlerini daha kısarak sinan ı süzmeye başladı..dahada irileşmişti sanki buraların en yakışıklı çocuklarından biriydi etrafında çok kız dolaşmış ama o yalnızca melikeyle ilgilenmişti hoş süreyya istese onu avcuna alırdıda ama öyle bir niyeti hiç olmamıştı..melikenin ondan hoşlandığını biliyor hatta aralarını yapanlara hiç engel olmamıştı ama yardımcıda olmamıştı.şimdi arkadaşı onu okadar çok seviyorduki,sinana laf söyleyene anında cephe alıyor sonra içine kapanıyordu..

Sinan bir kaç adım kalaya kadar .hiç hareket etmedi ellerini açtı,boynunu sağa sola çevirdi kütürdetti gögsündeki ve sırtındaki kasları titretti bıraktı..melike onu gördüğünde önce durdu sonra çığlık atarak ona koştu boynuna sarıldı ,çantası kolundan aşağı düştü.sarıldı yüzünü defalarca öptü öptü..sonra kendine geldi utanmıştı kızardı .süreyya arkadaşının çantasını aldı elini uzattı ,Hoş geldin sinan dedi..

Sinan elini uzattı ,hoş bulduk dedi bir an gözlerine takıldı gözleri ikiside kıstı ve sonra sinan çevirdi..süreyya elini tuttuğu anda deli gibi atan yüreğini duydu eller terli ve titrediğini hisetti...

Yakın arkadaşlar


Melike ile süreyya iki yakın arkadaş tılar neredeyse yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi aynı mahallede ama iki ev arayla otururlardı ,çocuklukları ve genç kızlıkları hep beraber geçti serpilip büyüdüler.

Melike uzun dalgalı açık kahve saçları ,ela gözleriyle ,hep gülümseyen, beyaz cildine yakışan gamzeleriyle,ortanın üstünde sayılacak boyuyla göze çarpardı.herşeyiyle güzeldi ...derslerindede başarılı sayılırdı çok çalışırdı .

Süreyya düz siyah saçları herzaman modaya göre kestirir ,uzun çekik siyah gözleri ve bunu tamamlayan kirpikleriyle ve her an alaylı kıvrımları görülen küçük dudaklarıyla ,buna uygun çıtı pıtı bünyesiyle dikkati hemen çeken giyimi olurdu.en dar gömleği ve kısa eteği giyer bunu öyle ustalıkla taşırdıki öbür kızlar dizlerindeki eteği o yanlarından geçince çekiştirirler, sanki yerlere sürünüyormuş gibi kendilerini eğreti hissederlerdi.
İki zıt kutuplarda ama bukadar iyi anlaşan başka arkadaş yoktu..Süreyya pratik bir zekaya sahipti her olayın altından hemen kalkar ,olayları öyle bir çevirirdiki sanki kendisi mağdur olmuş gibi aklanırdı.

Melike her ne olursa asla yalan söyleyemez kızarır kalır ,çoğu kz sürayyanın başına iş açmasından zorda kalırdı..

Lise son sınıfa geldiklerinde melikenin ,üç yıldan beri sevdiği ve konuştuğu ortak arkadaşları olan sinan askerden gelmişti .Melike nin içi içine sığmıyordu onu okadar çok seviyorduki.Sinan da ondan başkasına hiç bakmamıştı hayatının tek anlamı oydu artık askerlikte bitmişti babasının ona bırakacağı atötyede işide hazır sayılırdı,melike okulunu bitirsin evlenirlerdi aileler zaten biliyor ve onaylıyorlardı.Okulunun önüne gittiğinde ders in bitmesine dakikalar vardı dile kolay tam bir yıldır onu görmemişti askerliği kıbrısta yapmış gelememişti ..

Zil çaldı ..kapıdan çıkmaya başladılar...

5 Ekim 2010 Salı

Çocuk ve şımarma hakkı


Çocuk 4 yaş ına girmişti,çok nazlı ve evdekilere her istediğini yaptırmaya çalışıyordu hoş onu babaannesinden başka nazlıyanda yoktuya...

Babaanne üstüne titrerdi torununun ama hayır derse oda hayırdı .Çarşıya çıkarlarken çoklukla torununuda alırdı yanına ,ama çıkarken şart koşulurdu söz dinleyeceksin öyle her istediğin olmaz en çok istediğin yalnızca bir şey okadar birbirimizi üzmeyelim o küçücük başını tamam anlamında sallardı,satlerce dolaşırlar bazen bir yerlerde otururlar küçüğün canı ne isterse o alınır onun küçük eleriyle yemek yemesine babaannesi bayılırdı sadece onu seyrederdi.mağazaya girerler onun beğendiği kıyafet alınır hatta denenemeden çıkmazlardı.

Dedeside sever ona hiç eli boş gelmezdi ama o daha katıydı ağlamasına ve fazlaca hoplayıp zıplamasına dayanamazdı yeter derdi ,
başım kaldırmıyor.Babaanne hemen üzülürdü torun u üzüldüğü için onun gözlerinde yaş görmege dayanamazdı.Anne ve baba çok genç evlendiklerinden daha tahammülsüzdüler ,çocuk onlara onlar çocuğa her fırsatta bağırırlardı,çocuk iyice hırslanır eşyaları fırlatmaya başlar yerlere yatar tepinir babaanne diye avazı çıktığı kadar bağırırdı.babaanne artık dayanamaz içeri girer torununu kucağına alır göğsüne sokmak istercesine bastırırdı ,olayda ondan sonra olurdu. baba, bunu böyle yapan sensin senin yüzünden şımarık ,söz dinlemiyor derdi..Babaanne olsun şımarık olsun ve onu şımartabildiğim kadar şımartacağım onun gözündeki tek damlaya kıyamam derdi..Kendi çocuklarını şımartan onu kucağına alan elinde bir çukulata getiren hiç olmamıştı.kızı, aklı ermeye başladığında neden bizi sevmiyorlar,babaannem hep halamınkilerini kucağına alıyor, ona oyuncak bile almışlar ama bana elletmiyorlar,beni neden sevmiyorlar demesi içine oturmuş ve hiç unutamamıştı.onun torunu sevgiyle büyüyecekti her çocuğun şımarmaya hakkı var diye düşünüyordu.

Babaanne bir gün uzaklara gitmesi gerekti gözü arkada ,torununun gözyaşları içinde gitme çığlıklarıyla gitti...

Aradan bir hafta geçti haberini aldı.küçük cocuk artık evde hiç bağırmıyordu,yemeğini yiyor çünkü ona o çok sevdiği biberonu yapan yoktu ,yatağına çiş de yapmıyordu ,koşmuyorduda artık ,yalnızca televizyona bakıyor çizgifilm seyrediyor ,bebeklerine babaannesini anlatıyordu.Sanaymıştı nazı onun şimdi adam oldu hiç şımarmıyor dediler ..

Evet dedi babaanne ..adam olmuş ,sımarmıyormuş ne güzel negüzel.....