12 Ekim 2010 Salı

Arkadaşım 4


Okulların kapanmasına fazla kalmamıştı,üniversite sınavına kayıtlar başlamıştı.süreyya kaydını yaptırmış melikeyede çok ısrar etmişti ama sinan ın kesin kararı vardı asla olmaz seni okadar bekleyemem okuyup da ne olacak benim kazancım rahat yeter diyordu.Süreyya bir kere katıl kendini dene kaybedeceğin bir şey yok kazanırsan da ne güzel işte ben kazanmıştım ben akıllıyım aslında ama canım istemedi okumak dersin birkere katıl ne olur diye okadar ısrar etti ki sonunda melike tamam demek zorunda kaldı,ama sinan duymasın diyerek...

Sınav a kadar gizli saklı çalıştılar akşamları daha çok melikelerin evinde çalışıyorlardı,melike sınıf öğretmenliği süreyyada hukuk istiyordu .Sinan okul çıkışı geliyor biraz geziyor sonrada onu eve bırakıyordu.kendisinin yada süreyya ile bir yere gitmesine izin vermiyordu.süreyada o kim oluyor ona niye soruyorsun ,osana soruyormu gezerken diye kışkırttığında melike sinan a dikleniyor sonrada kavga ediyorlardı,sinan bu kavgaların sonunda hemen aramıyor melikeninde içi içini yiyordu.çoğunlukla melike gidip sinan ın gönlünü alıyordu bu durumlarda süreyya çıldırıyor kızım sen aptalmısın diye melikeye çıkışıyordu,üç kişilik bir aşk yaşıyorlardı sanki

Okullar kapanmadan nişan hazırlıklarına başlanmıştı ,alışverişe çıkılıyor bohçalar alınıyor hergün bir eksik gideriliyordu melike ve annesi sanki olay onların elinden çıkmış gibi sinan ın anesi ne derse yapıyorlardı.melike bir nişan elbisesi beğenmiş ama kayınvalide hayır demişti o sana yakışmaz hem o çok kısa başka bir yerde giyemezsin onu boşuna masraf demiş kendi istediği diz altında eteği olan lacivert bir tayyör takım almıştı melike içine oturmuştu üstelik süreyya görürse ne derdi çok eğlenirdi emindi...Kayınvalide çok otoriterdi herkes sözünü dinlerdi sinan annesine çok önem verirdi herşeyin iyisini yalnızca annesi bilirdi,kendi evlerinin alt katında oturacaklardı başka yerden ev tutabilirlerdi ama hayır sinan annem en iyisini bilir sen ev kadınlığından anlamazsın şimdi seni annem eğitir biz rahat ederiz hem çocuğumuz olunca ne olacak o bakacak nasılsa demişti.Melike sanki azgın bir suya kapılmış gibi sesi çıkmıyordu.

Nihayet okul bitmiş nişan günü gelmişti ,nişan a melikenin akrabalarından fazla çağırılmamıştı sebep sinan çoğunu onaylamıyordu,düğüne gelirler ne gerek var demişti ama erkek tarafı doluydu ve takılanlar çoğunlukla sinan a takılmış ve kayınvalide hepsini toplamıştı.melikeye bir bilezik ve bir yüzük takılmıştı birazda para vardı okadar.kayınvalide paraların bile hesabını yapmış onları çarçur etme onlarla evin perdelerini alırsın demişti..Süreyya sinan ainat nişana gelmiş melikenin kıyafetine yalnızca bakmış kızım sen aptalsın bu çocuk seni sevmiyor onun gözü dışarıda seni saf buluyor kullanıyor gel vakit geç olmadan vaz geç demiş ti..

Nişandan bir hafta sonra sınav vardı melike yine caydı katılmak istemedi sinan duyarsa çok kızar dedi.ama süreyya öyle şeyler söylediki sonunda tamam dedi ve o hafta sonu gizlice kaçtılar ve sınava girdiler annesinede sinan sorarsa teyzesine gitti dersin dediler.sınav çok güzel geçti sanki bütün soruların cevaplarını birisi dudaklarına üflüyor gibi mırıldanarak yazdı ve aynı anda süreyya ile bitirip çıktılar neşeyle hoplayıp zıplarken okulun bahçesinde sinanla yüzyüze geldiler sinan yumruklarını sıkmış ,kıpkırmızı olmuştu,,melike utanarak ve birazda tedirgin olarak yanına vardı şey dedi..yutkundu ama sinan ın ard arda vurduğu tokatlarla neye uğradığını şaşırdı,sendeledi düştü...yerden sinan a baktı dudağında acı bir tatla

11 Ekim 2010 Pazartesi

Beyazkaranlık gelecek...


Bir belgesel seyrettim ,gelecek okadar karanlık göründüki gözüme...Bunun uzun zamandır farkındaydık tabiki iklimler değişti herşey hormonlu.heryerde konuşuyoruz hepimiz az çok biliyoruz ama yaptığımız fazla bir şeyde yok.Televizyonda görüyoruz bir avuç insan protestolar yapıyor, yerlere yatıyor, zincirliyorlar kendilerini bizlerde deliye bakar gibi bakıyoruz evet yalnızca bakıyoruz.

En fazla 20 yıl yaşam kalmış dünyayı yok ediyoruz .bakalım ozaman geldiğinde bizi bu teknoloji kurtaracakmı yok ettiği gibi.Süper devletlerin umrunda değil,yeni bir dünya keşfedilmiş oraya gtme çalışmalarına başlanmış zenginler rezervasyon yaptırmaya başlamışlar oranında içine sı...lar..olmazsa diye yerin bilmem kaçyüz metre altına süper binalar yapmaya başlamışlar içlerinde yok yokmuş alışveriş merkezleri bile varmış ve kendilerine yüzyıl yetecek şekilde dayanıklı mal stoğu yapıyorlarmış .bizler ölelim kimin umrunda..mahvetmek için uğraştıklarının yarısını kurtarmak için uğraşşalar ..

Hayattan ne beklersinki artık niye gelecek için çalışaşın,niye cocuk doğuracaksın ...

7 Ekim 2010 Perşembe

Arkadaşlar-3


Sinan ,melikenin koluna girdi ve yanlarında süreyyanın olmasından hoşnutsuz olarak yürüdü..birkaç adım geriden takip etmeye başladı süreyya,gözü ikisinin üstündeydi ve düşüncelere daldı.arkadaşı adına sevinmelimiydi yoksa üzülmelimi.

Melike ve süreyya liseye başladıklarında, son sınıfta olan sinanla tanışmışlardı .okulun en gözde çocuklarından biriydi çok fazla konuşmaz ,kızlar arasında karizmatik diye tanınır,okulun ağır abilerimden biriydi.Melikeyle ilğilenmesine kadar hiç bir kıza ilgi göstermemişti,melikeye arkadaşlık yakınlaşması gösteren çocuklarada sert tepki gösteriyor ,onları uzaklaştırıyordu.Hatırlıyordu daha dün gibi süreyya,bir çocuk vardı 2.sınıfa giden ve başka bir yerden gelen memur çocuğuydu,melikeyle çok ilgilenmişti,sinan birkaç kere uzak durması yolunda ikaz etmişti onu ama çocuk karar kıza ait sende kim oluyorsun seninlede çıkmıyorki demiş ve tekrar beğenisini sunmuştu...Çocuğu birkaç gün sonra yol kenarında kolları ve dişlerini kırık bir vaziyette bulmuşlardı,çocuk hiç konuşmamış araba çarptı ben önüme bakmadım diye ifade vermişti ama gerçeğin başka olduğu okul arasında çok konuşulmuştu ,o çocuk birdaha okula dönmedi ve babası başka yer tayin istedi..
O olaydan sonra kimse yaklaşamadı ve sinanlada melike bir yıl sonra çıkmaya başladılar.

Sinan süreyyaya bakarak -sen eve git istersen biz biraz dolaşacağız,diyerek durdu melikenin beline daha sıkı sarıldı,süreyya gözlerini biraz daha kısarak bir an onlara baktı sonra yoluna devam etti...sinan arkasından bakarken bu kızdan sana kurtulmanı söyemıştim niye hala arkadaşın bu... dedi.Melikenin gözleri doldu yutkunarak ama nesini gördünki o çok iyidir ,ona nasıl derim ki görüşmeyelim,ben onu seviyorum...

Süreyya tehlikeli bir kızdı bunu hemen anlamıştı fazla uyanıktı,aklına esni yapar kurallara pek uymazdı.birkaç tanede erkek arkadaşı olmuştu.aile düzenide yoktu öyle babası birkaç sene önce hapse girmiş ordada ölmüştü bir ablası vardı kocaya kaçmıştı daha 15 yaşında yoktu ozamanlar sonrada geri gelmişti anneleride ablasııda çalışıyordu,üç kadın evde tek başına kimbilir ne haltlar yiyorlardır dedi .süreyanın bakışlarından tedirgin olurdu çünkü tek o gözlerini kaçırmaz ondan korkmazdı,inadına dik dik bakardı.

Melike eve vardığında anesi merak etmişti kapıdaydı.Sarıldı aneciğim sinan döndü dedi anesi kızının mutluluğundan mutlu olmuştu başka çocukları yoktu onlara geç gelen bir hediyeydi o. üzerine titrerlerdi,hassas ve kırılgandı,iyi kalpli herkese yardım etmeye çalışırdı babası çok olmuştu emekli olalı,tek mutlulukları kızlarıydı.ama hemen evlenmesini içten içe hiç onaylamıyordu okumasını isterdi ,hatta öğretmen olsun isterdi o okadar iyi kalpliydiki ne güzel bir öğretmen olurdu.kızına anlatmaya çalıştığında hayır sinan istemiyor biran önce evlenelim diyor biz birbirimizsiz daha fazla durmak istemiyoruz demişti .annesi daha fazla ısrar etmenin anlamsız olduğunu anlamıştı onların evinde hiç tartışma olmazdı hatta yüksek ses bile olmazdı herkes birbirini dinler ve saygı gösterirdi..

ÜNİ ve Özgürlük

Çok değerli hükümetimiz ve değerli düşünceli üyeleri..okadar eğitime önem veriyorlarki üniversitelere GÜVENLİK amacıyla polis sokuyorlar..ne güzel artık çocuklarımız çok güvende olacak....

6 Ekim 2010 Çarşamba

Arkadaşım ve sevgili-2


Melike kapıdan arkadaşlarıyla çıkarken kahkaha atıyordu yanında sınıf arkadaşları ve tabiki erkeklerde vardı..sinan ellerini yumruk yaptı,alnında ter damlacıkları oluştu sonra derin derin nefes almaya çalıştı...sakinleşmeliyim sakinleşmeliyim diye mırıldanma arası homurdandı.

Onu ilk gören süreyya oldu sonra gözü yumruk olan ellerine ve gerilmiş boğaz kaslarına takıldı gözleri..güğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu buda neydi böyle sonra arkadaşlarıyla rahatça konuşan keyfi yerindeki arkadaşına baktı,gözlerini daha kısarak sinan ı süzmeye başladı..dahada irileşmişti sanki buraların en yakışıklı çocuklarından biriydi etrafında çok kız dolaşmış ama o yalnızca melikeyle ilgilenmişti hoş süreyya istese onu avcuna alırdıda ama öyle bir niyeti hiç olmamıştı..melikenin ondan hoşlandığını biliyor hatta aralarını yapanlara hiç engel olmamıştı ama yardımcıda olmamıştı.şimdi arkadaşı onu okadar çok seviyorduki,sinana laf söyleyene anında cephe alıyor sonra içine kapanıyordu..

Sinan bir kaç adım kalaya kadar .hiç hareket etmedi ellerini açtı,boynunu sağa sola çevirdi kütürdetti gögsündeki ve sırtındaki kasları titretti bıraktı..melike onu gördüğünde önce durdu sonra çığlık atarak ona koştu boynuna sarıldı ,çantası kolundan aşağı düştü.sarıldı yüzünü defalarca öptü öptü..sonra kendine geldi utanmıştı kızardı .süreyya arkadaşının çantasını aldı elini uzattı ,Hoş geldin sinan dedi..

Sinan elini uzattı ,hoş bulduk dedi bir an gözlerine takıldı gözleri ikiside kıstı ve sonra sinan çevirdi..süreyya elini tuttuğu anda deli gibi atan yüreğini duydu eller terli ve titrediğini hisetti...

Yakın arkadaşlar


Melike ile süreyya iki yakın arkadaş tılar neredeyse yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi aynı mahallede ama iki ev arayla otururlardı ,çocuklukları ve genç kızlıkları hep beraber geçti serpilip büyüdüler.

Melike uzun dalgalı açık kahve saçları ,ela gözleriyle ,hep gülümseyen, beyaz cildine yakışan gamzeleriyle,ortanın üstünde sayılacak boyuyla göze çarpardı.herşeyiyle güzeldi ...derslerindede başarılı sayılırdı çok çalışırdı .

Süreyya düz siyah saçları herzaman modaya göre kestirir ,uzun çekik siyah gözleri ve bunu tamamlayan kirpikleriyle ve her an alaylı kıvrımları görülen küçük dudaklarıyla ,buna uygun çıtı pıtı bünyesiyle dikkati hemen çeken giyimi olurdu.en dar gömleği ve kısa eteği giyer bunu öyle ustalıkla taşırdıki öbür kızlar dizlerindeki eteği o yanlarından geçince çekiştirirler, sanki yerlere sürünüyormuş gibi kendilerini eğreti hissederlerdi.
İki zıt kutuplarda ama bukadar iyi anlaşan başka arkadaş yoktu..Süreyya pratik bir zekaya sahipti her olayın altından hemen kalkar ,olayları öyle bir çevirirdiki sanki kendisi mağdur olmuş gibi aklanırdı.

Melike her ne olursa asla yalan söyleyemez kızarır kalır ,çoğu kz sürayyanın başına iş açmasından zorda kalırdı..

Lise son sınıfa geldiklerinde melikenin ,üç yıldan beri sevdiği ve konuştuğu ortak arkadaşları olan sinan askerden gelmişti .Melike nin içi içine sığmıyordu onu okadar çok seviyorduki.Sinan da ondan başkasına hiç bakmamıştı hayatının tek anlamı oydu artık askerlikte bitmişti babasının ona bırakacağı atötyede işide hazır sayılırdı,melike okulunu bitirsin evlenirlerdi aileler zaten biliyor ve onaylıyorlardı.Okulunun önüne gittiğinde ders in bitmesine dakikalar vardı dile kolay tam bir yıldır onu görmemişti askerliği kıbrısta yapmış gelememişti ..

Zil çaldı ..kapıdan çıkmaya başladılar...

5 Ekim 2010 Salı

Çocuk ve şımarma hakkı


Çocuk 4 yaş ına girmişti,çok nazlı ve evdekilere her istediğini yaptırmaya çalışıyordu hoş onu babaannesinden başka nazlıyanda yoktuya...

Babaanne üstüne titrerdi torununun ama hayır derse oda hayırdı .Çarşıya çıkarlarken çoklukla torununuda alırdı yanına ,ama çıkarken şart koşulurdu söz dinleyeceksin öyle her istediğin olmaz en çok istediğin yalnızca bir şey okadar birbirimizi üzmeyelim o küçücük başını tamam anlamında sallardı,satlerce dolaşırlar bazen bir yerlerde otururlar küçüğün canı ne isterse o alınır onun küçük eleriyle yemek yemesine babaannesi bayılırdı sadece onu seyrederdi.mağazaya girerler onun beğendiği kıyafet alınır hatta denenemeden çıkmazlardı.

Dedeside sever ona hiç eli boş gelmezdi ama o daha katıydı ağlamasına ve fazlaca hoplayıp zıplamasına dayanamazdı yeter derdi ,
başım kaldırmıyor.Babaanne hemen üzülürdü torun u üzüldüğü için onun gözlerinde yaş görmege dayanamazdı.Anne ve baba çok genç evlendiklerinden daha tahammülsüzdüler ,çocuk onlara onlar çocuğa her fırsatta bağırırlardı,çocuk iyice hırslanır eşyaları fırlatmaya başlar yerlere yatar tepinir babaanne diye avazı çıktığı kadar bağırırdı.babaanne artık dayanamaz içeri girer torununu kucağına alır göğsüne sokmak istercesine bastırırdı ,olayda ondan sonra olurdu. baba, bunu böyle yapan sensin senin yüzünden şımarık ,söz dinlemiyor derdi..Babaanne olsun şımarık olsun ve onu şımartabildiğim kadar şımartacağım onun gözündeki tek damlaya kıyamam derdi..Kendi çocuklarını şımartan onu kucağına alan elinde bir çukulata getiren hiç olmamıştı.kızı, aklı ermeye başladığında neden bizi sevmiyorlar,babaannem hep halamınkilerini kucağına alıyor, ona oyuncak bile almışlar ama bana elletmiyorlar,beni neden sevmiyorlar demesi içine oturmuş ve hiç unutamamıştı.onun torunu sevgiyle büyüyecekti her çocuğun şımarmaya hakkı var diye düşünüyordu.

Babaanne bir gün uzaklara gitmesi gerekti gözü arkada ,torununun gözyaşları içinde gitme çığlıklarıyla gitti...

Aradan bir hafta geçti haberini aldı.küçük cocuk artık evde hiç bağırmıyordu,yemeğini yiyor çünkü ona o çok sevdiği biberonu yapan yoktu ,yatağına çiş de yapmıyordu ,koşmuyorduda artık ,yalnızca televizyona bakıyor çizgifilm seyrediyor ,bebeklerine babaannesini anlatıyordu.Sanaymıştı nazı onun şimdi adam oldu hiç şımarmıyor dediler ..

Evet dedi babaanne ..adam olmuş ,sımarmıyormuş ne güzel negüzel.....