22 Aralık 2010 Çarşamba

Kıskançlık....7


Alp ,sana alıştım galiba dedi...Çok ddüşündüm telefonu açmak konusunda ama senin sesin bana iyi geliyor,galiba senden hoşlanmaya başladım,görüşebilirmiyiz..bende şu an Ankaradayım eve döndüm eşimin yanına ama ,sanırım bazı şeyler eskisi gibi değil artık seninle konuştuğumdan beri herşey çok farklı...

Tuğçe ne yapacağını bilemedi,hiç böyle düşünmemiştiki...arkadaşına ne demesi gerekiyordu şimdi.alp in aradığını söylese çok üzülecekti,en iyisi alp le yüzyüze görüşmekti,belkide kendisini hiç beğenmezdi....

Tamam dedi ama ne zaman...

Yarın olabilirmi,sakın hayır deme seni görmem lazım artık...sesine alıştım,beni kendine bağladın,birde görsem neler olur acaba..

Belkide hiç beğenmezsin dedi,çok çirkin olabilirim...

Hiç sanmam dedi alp...yerini ve saatini söyledi kapattı telefonu...

Eve döndüğünde,burcu nereye gittiğini sordu,ve canının neden sıkkın olduğunu...alp bir şey yok dedi başım ağrıyor ve odaya girip kapıyı kapattı...

Kıskançlık..6


Tuğçe ertesi akşam verilen adresi buldu.Burcu ona çay verirken,artık emin olmam lazım dedi,bu şüpheler içimi yiyor,ne ona nede kendime huzur veremiyorum...bana yardım edermisin...

Tabiki dedi,Tuğçe ne yapmamı istiyorsun,bir planın varmı...

Evet...senin bahsettiğin gibi olmasını istiyorum,başka birşey düşünemiyorum zaten..Onunla bir şekilde tanışmanı, hatta ona biraz asılmanı istiyorum bakalım ne olacak tepkisi..

Neden ben dedi Tuğçe..

Bu fikri sen verdin bana,üstelik sen arkadaşım sın,başkasına söyleyemem,güvenemem..bana gerçekleri söyleyeceğine emin im...

Alp in telefon numarasını aldı ve tuğçe numarayı çevirdi...

Karşıdan açıldığında kalın bir ses,buyrun ben alp kimi aramıştınız dedi..

Pardon dedi,sanırım yanlış aradım ben ayşeyi aramıştım,ama doğru numarayı tuşladığımı sanıyordum,iyi günler rahatsız ettim...telefonu kapatır.

Burcu neden hemen kapattın der,bir şeyler söyleseydin..

Dur daha der,hemen öyle birden olmaz...

Tekrar arar,Ayşe alo ,alo der..

ALP ,Bayan yine yanlış aradınız ...bu numara aradığınız şahsa ait değil daha dikkatli arayınız...

Pardon çok özür dilerim,acaba aynı numaradan iki kişiyemi verilmiş olabilirmi yada öyle bir şey, adınız alp di değilmi,sanırım ben numarayı yanlış aldım..çok afadersiniz alp bey ben tekrar numarayı almayı deneyeyim sizide rahatsız ettim,iyi günler...

Burcu hiç bir şey demedi..

Tuğçe,bir kaç kere daha arayacağım ve haifçe asılacağım bakalım ne tepki verecek,bir kaç gün içinde sana sonucu söylerim...

Tuğçe gidince ,burcu acaba hata mı yaptım diye düşünmeye başlamıştı..Ya tuğçeye olumlu cevap verirse ozaman ne yapacaktı,alp ten vaz geçebilecekmiydi...

Tuğçe akşam tekrar aradı..Çok afadersiniz dedi bu gün sizi çok meşgul ettim.son numara farklıymış,yalnış almışım..çok yalnızdım ve arkadaşımla görüşmek istemiştim onunla dertleşmek istemiştim,ısrarla aradım ama yalnış oldu..

Önemli değil dedi alp,ama kadın ın bir an önce kapatmasını istiyordu,tanımıyorduki onu...

Pardon,zamanınızı almıyorum ya..sesiniz okadar güzel ki ..biriyle konuşmaya sanırım ihtiyacım var...beni dinlermisiniz,arkadaşım olurmusunuz...

Alp bir an ne diyeceğini bilemedi tereddüt etti,şey bilemiyorum dedi ben evliyim...

Ne fark ederki evli olmanız,yalnızca telefonda konuşmak istiyorum ..sizi erkek olarakta düşünmüyorum sadece arkadaş olarak konuşmak istiyorum,okadar bunaldımki...

Buyurun dedi alp..sizi dinlemek isterim,nedir sıkıntınız...

Erkek arkadaşım dedi..beni okadar çok sıkıyorki,aramızdaki sevgiyi öldürüyor..ona karşı artık bıkkınlıktan başka birşey hissedemez hale geldim.Bir toplumda olsak,bir erkekle konuşşam bana hemen hesap soruyor,telefonum meşgul olsa kimle konuşuyordun diyor,bıktım artık,beni gerçekten onu aldatmaya itiyor..sizce ne yapmalıyım,bana bir erkek olarak yol gösterirmisiniz...

Alp bir an kendi yaşadıklarını düşündü,bukadar benzerlik olabilirmiydi,bu tanımadığı kadın onun hayatını anlatmıştı sanki ...

Evet dedi haklısınız..Bu çok sıkıntı verici bir durum,onunla konuşmayı deneyin olmuyorsada,anladığım kadarıyla sizde ona karşı sevgide tükenmiş,evlide değilsiniz ..hayatınızı bu şekilde sürdürmeye değermi...Emin olunki böyle bir hayat sürmek çok yıpratıcı ,tabii siz bilirsiniz yaşayacak olan sizsiniz...

Sanki benim ne hissettiğimi biliyorsunuz gibi konuşuyorsunuz,sizdemi böyle sorunlar yaşıyorsunuz yoksa..dedi tuğçe..

Uzun bir süre ses olmadı..Alp ne diyeceğini bilemedi,O bir yabancıydı,onunla eşiyle olan sorunlarını konuşabilirmiydi...

Hayır dedi,Üzgünüm daha fazla konuşamam,size iyi geceler,ve hayatınızda mutluluklar,umarım herşey yoluna girer...

Cevap gelmeden telefonu kapattı..

Tuğçe hiç böyle ummamıştı,sanmıştıki onunla konuşmak için oda can atacak,erkekler bir kadınla konuşmaktan hoşlanır,hele flört etmeye çalışan bir kadını gördülermi hiç kaçırmazlar..buda neydi şimdi böyle,ya adam gerçekten karısından başka birini istemiyor,yada ona güvenmedi....neyse dedi daha bitmedi anlarız...

Burcu ,tuğçeyle son durumu konuştu,ne düşüneceğini bilemedi.tuğçeye olumlu cevap vermemişti ama kapatmamıştıda,ona hiç cevap vermemesi lazımdı,sinirlendi.

Alp i aradı..Az önce teleonun hep meşguldu dedi,hayırdır iş meselelerimi..kimle konuşuyordun o kadar uzun uzun....

Alp ne cevap vereceğini bilemedi,yalan söylemek istemiyordu ama doğruyuda burcu kaldıramazdı..

Hiç dedi yanlış numaraymış...

Yanlış numara nekadar uzun sürdü öyle...Yalan söylüyorsun bari yutacağım bir şey söyle..

Alp ,Birbirimizi boş yere kırıyoruz....Sana vereceğim bir haber var,sevinirsin umarım...Bu hafta geliyorum ve yanında kalacağım biraz ve beraber döneceğiz buraya,evimizi birlikte bulacağız..ben bir kaç tane ev buldum ama sen aralarında seçim yapacaksın iş yerinede yakınlar...

Burcu çok sevinmişti...Herşeyi unuttu birden...

Tuğçe ertesi akşam tekrar aradı alp i..senin sesini duymam lazım dedi..çok kötüyüm,lütfen...

Alp zoraki dinledi,kadın konuştu,konuştu...Alp kapamam lazım dedi kapattı..

Ertesi akşam kadın yine aradı,alp açmadı,mesaj geldi..kadın lütfen diyordu sesini duymaya ihtiyacım var sana alıştım...

Tekrar tekrar çaldı,aradı,mesaj yazdı...Sonunda telefonu kapattı.

Burcu ,tuğçeye artık gerek kalmadığını eşinin geleceğini ve beraber gideceklerini söyledi,benim için bukadarı kafi dedi..

Tuğçe ,peki ondan artık eminmisin diye sordu,artık için rahatmı...

Hayır yinede emin değilim ama zaman gösterecek herşeyi,sağol arkadaşım bana inandığın ve yardım etiğin için...

Alp ,evine döndüğünde burcuya sımsıkı sarıldı,seni çok özlemişim dedi..burcuda aynen cevap verdi...

Ertesi sabah burcu kahvaltılık ve ekmek almak için yakındaki markete gittiğinde alp daha yataktan çıkmamıştı,burcunun telefonu çaldı,alp teleonu eline alıp baktığında tuğçe arıyor yazısını gördü,arkadaşı herhalde dedi,ve açtı..

Tuğçe telefon açılır açılmaz,alo burcu,kocan geldimi,benden bahsettimi sana diye sordu..

Alp sesi tanımıştı,cevap vermeye kalmadan kadın konuşmuş,açanın alp oldduğunu anlamamıştı,telefonu kapattı.

Burcunun telefonundan mesaj yazdı..konuşamıyorum müsait değilim..

Tamam dedi tuğçe,anladım,umarım aranız iyidir,onu baştan çıkartmak için çok uğraştım ama o ilgilenmedi,artık ona güvensen iyi olur,hoşçakal...

Alp ne yapacağını bilemedi,telefonu kırmak ,birşeyleri parçalamak istedi..sakinleşince,düşündü ve mesajı sildi...

Burcu dönünce hiç birşey demedi,öğleden sonra işi olduğunu söyledi ve evden ayrıldı...

Uzun süre sokaklarda dolaştı,ne yapması gerektiğine karar vermeye çalıştı...Burcuya birçok kez şanş vermişti,ama o hep güvensizliğiyle araya sorunlar sokmuştu.Evlendikleri günden bugüne sayısız kez şiddetli kavgalar etmişlerdi,hiçte gereği olmayan sebepler yüzünden..ona mı baktın,şu kadınla işaretleştinizmi,bu kadınla neden çok alakadar oldun....Evlenmeden öncede öyle kadınlarla çok işli dışlı biri olmamıştıki,burcuyu tanıyınca onu gerçekten sevmişti ve başka biri hiç olmamıştı..ama burcu ona hiç inanmamıştı,aslada inanmayacaktı,bir hayatın böyle geçip geçmeyeceğini düşündü,karar verdi,telefonunu açtı..

Alo dedi tuğçe ben alp,seni çok düşündüm ve konuşmak istiyorum müsaitmisin...

Tuğçe ne diyeceğini bilemedi,kekeledi..evet müsait im konuşalım....

Kıskançlık....5

Alp gittikten sonra burcu işine gidip geldi ve kendini evine kapattı...Eşinin ailesinin bütün çabalarına rağmen onlarla görüşmek istemedi.

İş yerinden işle ilgili alp in haberlerini alıyordu.Neşe hanımla beraber neredeyse işleri oturtmak üzereydiler..neşe hanım şöyle, neşe hanım böyle herkesin dilindeydi.burcunun kıskançlığını bilenler sanki üstüne geliyorlardı.

Alp le her akşam neredeyse görüşüyorlardı ve onu özlediğini söylüyordu ama bir inanabilseydi...Hafta sonunda liseden beri konuştuğu bir arkadaşı aradı,kızlarla toplanacağız sende gel çoktandır görüşmüyoruz dedi,caı hiçde istemiyordu .ama başka işide yoktu gitti..

Kızlar hiç değişmemişlerdi,sanki dahada güzelleşmişler....Ayşe ,buket,gamze ve tuğçe.Ayşe ile hep daha yakın olmuşlardı,eşinden yeni boşanmıştı bunu yeni öğreniyordu burcu ,ne oldu diye sordu..neden ayrıldınız ,hani çok severek evlenmiştiniz..

Hiç dedi ayşe..evlenince bana olan aşkı bitti ve başka kadınlara ilgi duymaya başladı....

Tuğçe ,erkekler böyledir canım dedi..bende ilk nişanlımdan ayrılmamın sebebi,onu başkalarıylada flört ederken yakalamıştım ..ben önceleri kendi kıskançlığım olarak görmüştüm ve beni suçlamasına izin vermiştim,bana hasta ruhlu olduğumu söylemişti,kendi kendime ben paranoyak mıyım acaba diye sormaya başlamışım..niye durmadan şüphe duyuyordum ki..ama içime doğmuş çünki..bunu kadın anlar arkadaşım..bir kadın erkeğinden şüphe duyorsa mutlaka içine doğuyordur.ve bende onu başka bir kızla yakaladım..hala inkar ediyordu...

Erkeklerin en büyük savunması hemen inkar et dedi buket..biz onlar gibi davransak kıyamet kopar..

Gamze, ben aynen onlar gibi yaşıyorum arkadaşlar dedi.hiç hesap sormuyorum ve sordurmuyorumda..erkek arkadaşım bu duruma deli oluyor.başkalarıyla görüşebiliriz diyorum,birbirimizden sıkıldığımızda serbest iz diyorum,o yüzdende ödü patlıyor onu bırakacağımdan..bir ilgi bir ilgi görmeniz lazım....

Kızlar hayretle baktılar gamzeye..gerçektenmi dedi burcu başkalarıyla görüşüyormusun.Tabiki hayır dedi gamze ama beni kaybetme korkusu olsun istiyorum o yüzdende başkaları benim içinde olabilir diyorum ona sana varsa...

Tuğçe, her erkek bence yoldan sapar dedi..yeterki fırsatını bulsun..

Burcu ya sordular ye senin evliliğin nasıl ,yeni evlisiniz ama ...Burcu önce tereddüt etti anlatmaya,sonra dökülmeye başladı tereddütlerini anlattı,kıskançlığını..

Tuğçe ,kıskanman için sebeplerin vardır mutlaka dedi sen lisedeyken kimseyle çıkmamıştın,öyle herkesede güvenemezsin zaten..Kocanın seni sevdiğine emin değilmisin dedi..

Burcu, bilemiyorum...belkide seviyor ama başka kadınlarıda istiyor bence,onlarada açık kapı bırakıyor gibi,ah bir emin olabilsem...

Dene dedi,tuğçe....onu dene bak sonra da ona nekadar güvenmen gerektiğini öğrenirsin...

Nasıl dedi burcu...

Bir çok yolu var dedi,tuğçe...ama en basit i,tanıdığın yada güvendiğin birini bul onunla karşılaşmasını sağla bak bakalım nasıl davranacak,kadın onunla hafifçe flört etsin,tepkisi ne olacak...

Ayşe kızmıştı,hayır dedi.sakın ha..bunlar çok yanlış davranışlar,zaman herşeyin ilacıdır,olmuyorsa zaten biter ne diye uğraşıyorsun...

Burcu eve döndüğünde aklı karışmıştır,alp i aarar ve ne yaptığını sorar..

Alp arkadaşlarlayız der onlarla yemekteyiz..araya sanki birde kadın kahkahası karışmıştır.Kimler var der yanında..Tanımazsınki şimdi anlatsam arkadaşlar işte...

Burcu bütün akşam uyuyamaz...

Telefonu eline alır ve tuğçeyi aarar...alp in onu gerçekten sevip sevmediğinden emin olmak istediğini söyler...

Bana gelebilirmisin işin yoksa ...

17 Aralık 2010 Cuma

Kıskançlık...4


Tam düşündüğü gibi karşılamıştı burcu onu.Çatık kaşlarının altında araştıran,bir şeyler bulmayı uman gözlerle....

Alp tüm olumsuzluklarına karşılık,sarıldı karısına.Seni özledim dedi...Burcu nun kolları bir an sarılır gibi olsada,alp in göğsüne ellerini dayadı,itti.....

Yalancı...yalancı..hiçte özlemedin,aksine keyfin çok yerindeydi.Beni yalnızca bir kere aradın,bir kere..biz yeni evliyiz daha,benden ayrılmaman gerekirdi..hadi gitmen gerekiyordu tamam gitin,ama beni aramadın...


Alp derin bir nefes çekti işte başlıyordu yine...yalnızca sarılsa ona,bende çok özledim dese,hadi odamıza dese....ne yol yorgunluğu kalır,nede gelecek kaygısı kalırdı üstünde,günlerce aç yatıp yalnızca karısının kollarında yatabilirdi...

Gidince ilk işim seni aramak oldu,biliyorsun...Akşam çok geç saatte odalarımıza çıktık,seni uyandırmak istemedim.Sabahta çok erken kahvaltı yapıp,seminerin olacağı salona gittik patron yanımızdaydı,bize tüm telefonların kapatılmasını söyledi.Daha sonrada,bir kutlama oldu..ve yanındayım işte...

Sen bunları soruncaya kadar,sunum nasıldı diye niye sormuyorsun...Niye en mutlu olduğumuz anları bozmak için çabalıyorsun...

Burcu ,saçmalama dedi.Tabiki sunumunu merak ediyorum,yalnızca seni çok özledim ve aramanı bekledim.aramayıncada bensiz daha rahat olduğunu düşünmeye başladım,buna dayanamadım,seni çok özledim...

Daha fazla dayanamadı,kocasına sarıldı....

Pazartesi işyerine geldiklerinde,öbür çalışanların tebrikleriyle karşılaştılar.Fotoğraflar gelmişti,yemekte çekilenler,seminerde,sunumda anlatırkenalp i kürsüde,herkes toplu haldeyken,patronla,ve neşe hanımla konuşurken....

Burcu yalnızca baktı.tekrar tekrar baktı...alp e,çok hoş bir bayan dedi,kim bu..

Neşe hanım.İzmir bayisinin müdür yardımcısı...

Aradan bir aya yakın zaman geçmişti,günlük olaylarla,kısa tartışmalarla,sonrada barışmalarla geçen bir ay...

Alp müdür ün yanından çıktığında ,burcunun ellerini tuttu,terfi ettim dedi,terfi artık müdürüm...

Burcu aıldı,kucakladı.Sen dedi,Tarık bey gidiyormu,sen mi yerine geçiyorsun..harika bu,harika...

Hayır dedi,Tarık bey yerinde yine,ben başka yere gidiyorum İzmir e...ana bayiyi oraya taşıyorlar ve beni gönderiyorlar..

Ya ben dedi burcu,bende geliyorum değilmi..

Tabiki geleceksin ,ayarlama yapılır yapılmaz..Ama benim 15 gün sonra orda olmam lazım,herşeyin başında olmam lazım..

Sayılı günler çabuk geçti,Alp tekrar yola çıktığında tekrar tekrar burcuya sarılıp öptü..hemen ev aramaya başlayacağım,herşeyi yoluna koyunca sende geleceksin zaten...

Alp uçağa bindiğinde yeni bir hayata başlamanın heyecanını duydu,hayaller kurmaya başladı....

Hayal kız...


Çok güzeldi,hep dansederdi...

Elini tutmak isterdi delikanlılar...

O yalnızca dans ederken güzeldi...

YOrulurdu,düşerdi delikanlılar..

Bu gerçek değil dedi,biri...

Evet dediler ,evet gerçek değil...

Yok farzettiler,dans eden güzeli...

Yoktu çünki cesaretleri...

Kalpsiz



Dün ona verdiğin çiçekler,

vazosunda su bekler....

E biçare,bahtsız çocuk...

Çiçeğine suyu çok gören,

Verirmi sana kalbini....

Döngü...


Çok okunmuş bir roman gibi olduk..

Sonraki sayfa ve satırlar bilindik..

Gözler yoruldu,kalp bıktı..

Ama parmaklar,ah o parmaklar...

Usanmadı ,sayfaları çevirmekten...

16 Aralık 2010 Perşembe

Ben kimim...





Bir şeyler yapmak istiyorum..

Bir adım atmak istiyorum bir yere doğru,

Amacım olsun istiyorum.

Buradayım ama okadar vasıfsızımki..

Ben ne yapmak istiyorum ,hiç bilmiyorum..

Var olmak istiyorum..Yalnızca yazıyorum..

15 Aralık 2010 Çarşamba

Kıskançlık...3


Alp izmirdeki seminer in yapılacağı otele vardığında mutlulukla gülümsedi..

Yeri daha önceden ayırtılmıştı, katılımcıların
çoğu bildiği kadar burda kalacaktı.Otel harikaydı,odasına yerleşti,eşini aradı,geldim dedi,odamdayım şimdi bir duş alacağım akşam tanışacağım herkesle beraber yiyecekmişiz yemeği büyük patron herkesi görmek istiyormuş..

Burcu nun neşeşi iyice kaçmıştı,orada güzel kadınlarında olacağı düşüncesi sinirlerini bozuyordu..

Sakın içme dedi..ve kadınlara asılma,senin huyundur güzel kadınlara dayanamazsın,hatta sana kadın olması yeter güzel çirkin fark etmez..

Alp in bütün neşeşi uçmuştu..Ne saçmalıyorsun sen dedi..Buraya iş yapmaya geldik ,ben hangi kadına asılmışım şimdiye kadar,senin paranoyalarından bıktım artık.

Bak dedi,kendini toplaman lazım bize zarar veriyorsun,yoksa...

Yoksa ne dedi burcu..beni terkmi edersin.sen zaten bahane arıyorsun,ben sana ne dedim ,yalnızca kadınlardan uzak dur dedim..

Tamam dedi alp..tamam..hadi benim kapatmam lazım duş alacak kadar ancak vaktim var,daha sonra ararım..

Burcu kapanan telefonu uzun süre elinden bırakamadı sinirden titriyordu..bir sigara yaktı,derin derin içine çekti..alp bilmiyordu daha içtiğini .siniri geçsin diye içmeye başlamıştı ama hiç işe yaramıyordu..alp nefret ederdi sigaradan ve içen kadınlardan..

Akşam ,masa oldukça kalabalıktı..şirketin tüm bayiliklerindeki yetkili elemanları vardı,en büyük masa onlarındı..

Öbür şirketlerin ,masaları okadar kalabalık değildi,sanırım patron gövde gösterisi yapıyordu...

Patron herkesle ilgili bilgi sahibiydi,alp ede evlilik nasıl gidiyor taze damat dedi,iyi iyi dedi kızıda kurum içinden aldın...Büyüyeceğiz dedi daha çok büyüyeceğiz..

Bütün akşam alp le daha yakından ilgilendi,ona işle ilgili sorular sordu,alp ilk önceleri biraz sıkılsada daha sonra açıldı,fikirlerini daha rahat dökmeye başladı..

Patron onu İzmir bayisinin sorumlusu müdür yardımcısıyla tanıştırmıştı,30 lu yaşlarda oldukça hoş bir bayandı,kendine güveni olduğu her halinden belliydi..İyice anlaşın dedi patron sizinle ilgili planlarım var..

Alp merak emişti ne planı ,ama soramadıda Neşe hanıma ne oluyor gibisine baktı,neşe hanım yalnızca gülümsedi..

Sunum çok güzel geçmişti,seminer harikaydı,birçok yeni insanla tanışmıştı,herkes güler yüzlü ve neşeliydi..nekadar iyi gelmişti bu ona..İçinin hayat dolduğunu hissetti..

Bol bol foto lar çekildi,telefon numaraları alındı...

Alp eve dönüş yolunda içinin tekrar kararmaya başladığını hissetti..

Kıskançlık..2


Alp ile burcunun evliğe adımları sıkıntıyla başlamıştı,burcu uzun süre bunun acısını çıkarttı,surat astı,kayınvalidesi ve onun akrabalarına hiç hoş davranmadı,hatta onları istemediğini söyledi..

Alp hep idare etti.eşini seviyordu,bu günleride aşacaklardı biraz zaman gerekiyordu,birbirlerini fazla tanımaya fırsatları olmadan evlenmişler,burcunun ona güveni oluştuktan sonra sorun kalmayacaktı..

Beraber işe gidip geliyorlar,dönüşte alışveriş yapıyor,yemeklerini birlikte yapıyorlardı..burcu hiç bir arkadaşını eve çağırmadı onlarla dışarıda görüşüyordu.Alp in bekar arkadaşlarıyla ilişkisini kesmesini istemiş,hiç bir kızla konuşmasını istemiyordu..

Alışveriş yaparken tezgahtarlar güzel bir bayansa ve alp le fazla samimiyse hemen suratı düşüyor hatta o mekanı terk ediyordu..

İşyerinin ve bazı şirketlerin ortaklaşa düzenledikleri bir seminer düzenlenmişti ve şehir dışında olacaktı..bu seminere katılması için alp uygun görüldü,bu işinde ilerlemesi için çok önemliydi..firma olarak hazırlandılar onlarda bir sunum hazırladılar ..gece gündüz buna hazırlandı,okadar heyecanlıydı ki..sanki yeniden can bulmuştu,burcunun daralttmasından artık nefes alamaz hale gelmişti..

Burcu bu yeni durumdan hiç hoşnut değildi .alp in gitmesini hiç istemiyordu,yanından ayrılsın istemiyordu.tam alışmışlardı birbirlerine,artık fazla kavga da emiyorlardı,alp daha dikkatli davranıyordu,nereden çıkmıştı bu seminer şimdi.gelecekleri için önemli bir adımdı evet birde çocukları olursa fazladan herkuruşa ihtiyaçları olacaktı..

Alp eşini öperek yola çıktı..

Öğrenciler..


Haberlerde hep öğrenci eylemleri..

İnğilterede bir haftadır sürüyor öyle böyle değil yıkıp yakıyorlar prensin arabasını parçalıyorlar..sebeplerinde bir nevi haklılar harçlara yapılan yüksek zamlar..orda çogu paralı okuyor,bizimki gibi devlet destekli üni yok her üninin belirli kontenjanı var burslu gibi okuyanları o yüzden zor şarlarda okuyorlar,aileler çocuklar küçükken yatırım yapmaya başlıyorlar üniversiteye gidebilsin diye..

Yunanistanda öğrenciler çıldırmış,onlarda bir bakanı sıkıştırmış adamı parçalıycaklar..polisler dayak yiyor ..onlarda ekonomik nedenlerden uzun süredir komşumuz kemer sıkma uyguluyor ya..ama her fırsatta da bize babalanmadan da yapamaz,bir deli komşu işte ne yaparsın atsan atılmaz satsan satılmaz..

Bizdede öyle öğrenci eylemleri sürüyor yavaş yavaş yayılmaya başlıyor..ak partiye kızıyorlar,cumhuriye partili kendilerine desteğe gelen bakanı yumurta yağmuruna tutuyorlar..Polis şimdilik bizde onlara hiç göz açtırmıyor,kafa göz dağıtıyor,kız felan fark etmiyor saçından tuttuğu gibisürüyor....Bazılarının çocuğu düşüyor,bakan da ne işi varmış hamilenin orda diyor hak etmiş...

Bizimi buldu ,yine öğrenci eylemlerinin zamanı mı geldi..malum her 10 -15 yılda bir çocuklar çıldırıyor..çoğunda haklılar ama yakıp yıkmakla olmazki...camları kırıyorlar,arabaları yakıyorlar.onların suçu ne..yine zarar bize..

Bir garip kız..


Evlenmek istiyorum programlarından birinde Neslişah adında bir kız tanıdık..Belki sizde görmüşşünüzdür,beni hayrete düşürdü..Çok zayıf, üzüm gibi güzel gözleri olan çok güzel,kara bir kız...

Kız adanadan gelmiş 18 yaşında iki nikahsız birliktelik yaşamış ,bir kız bebeği var.Neden dediler,bu yaşta iki evlilik..

Annem verdi dedi 14 düm daha ,2 sene felan kalmış onda, adam geri göndermiş..

İkinciye kendim kaçtım dedi sevdim ..ama beni bir yıl sonra istemedi ,çok dövdü beni dedi..çocuğuda istemedi ama oldu işte.çocuğa annem bakıyor,buraya evlenmeye geldim...

Sunucu bayan çok gençsin dedi..sen oku ne mezunusun dediler,hiç okumam yok dedi..

Hiç mi dediler evet dedi..

Yardım edelim sana dediler,çalış ve oku...

Hayır dedi, ben bana yardım etmeye çalışanları gördüm. göstermelik oluyor, sonra ne halin varsa gör diyorlar. yada karşılık bekliyorlar...Ben çocuğuma süt almak için çalıştım,barlarda çalıştım hatta ,beni çok kullanan oldu dedi..ağladı ,ağladı..

Tamam dediler..ama kendi başına iş yapma biz araştıracağız,sana en uygun olanı bulacağız..

Adaylar çıkmaya başladı..İlk gelen aday heyytt dedi .20 yaşında yakışıklı bir delikanlı..gaza gelmiş.Ben dedi onu kanatlarımın altına alacağım,seni kimse artık ezemez,ben varım artık dedi ben..

Başka adaylar da geldi..hepsi birer kahraman misali kimisinin babası bağlandı ben üstünden kuş uçurtmam dedi..Kimisi dedi biz onu evladımız olarak alacağız garip sefalet çekmiş..

Neslişah gün geçtikçe daha güzelleşti,daha kendine güvenli oldu abiyeler felan giymeye başladı,gelen taliplerine hafif burun kıvırmalara başladı..

Bir talibiyle görüşürken,kadınlardan biri patladı...

O dedi kimseyi beğenmez,o çok yalancı biri ,okumasıda var bütün gün elinde telefon mesaj yazıyor..başka biri daha atladı,o ikl talibini istiyor boşuna uğraşıyorsunuz..
kadınlar dör bir yandan atladılar,bizi dinlemiyor şunu yapma bunu yapma diyoruz , süslenme diyoruz ama çok asi..

İpler koptu...

Neslişah karışmayın bana dedi..bana ablalık değil yaptığınız yol öğretmeye çalışıyorsunuz..ben yol bilmeyecek kadar aptalmıyım..siz beni ezmeye çalışıyorsunuz..Ben aciz im ya siz beni kullanmaktan hoşlanıyorsunuz,herkes bir ders varmaya çalışıyor.ben ders almaya gelmedim evlenmeye geldim..

Karşılıklı hakaretler ,ağlamalar ..

ertesi günlerde neslişah pezmure bir halde çıkmaya başladı makyajsız..ağlamış gözlerle.

Öbür adaylarını iştemedi,ilk adayını sevdiğini söyledi.ama o atıp tutan ilk delikanlı ailem arık istemiyor dedi alamam..

Neslişah hemen öbür taliplerine yöneldi,ama onlarda tek tek ayağını çekti,bizi dedi, bir tanesi hiç adam yerine koymadı gözü yükseklerdeydi şimdide ben istemiyorum..

Kaldımı orada en zor olasılığı olan bir talibine bile kendini kabul ettiremedi..Neslişah döndü kadınlara yaptığınızı beğendinizmi,şimdi kına yakın dedi..

Abisini buldular ..üvey miş görmüş televizyonda,gelmiş sarıldılar,ağlaştılar..onun dramı daha kötü esas onun herşeye ihtiyacı varmış ama kardeşine baba olmak için gelmiş..kızın anneside abinin teyzeleride akrabalarıda getirme dediler ama o hayır dedi bir ekmeği paylaşacağız...

Abisiyle gittimi bilinmez ama bir garip kızdı neslişah.asi ,cahil,çok zeki,planlı,artniyeli,saf,hırçın,inat,çok büyük aynı zamandada alçak hayalleri olan..karma karışık bir kızdı ..bir kocam olsun bana sahip çıksın yeter dedi,ama yakışıklı olsun varlıklı olsun istedi,geçmişimi yüzüme vurmasın dedi..istedide istedi..

9 altın istemem dedi illada 10 olacak ama o 9 uda kaybetti...

14 Aralık 2010 Salı

Yıkım...


Haberleri seyrediyorum..Gecekonduları yıkılan ailenin dramına duyarsız kalmak mümkün değil.

Tamam gecekondular yasal değil ,güzelim İstanbul yer gök bunlarla doldu berbat hale getirdiler ..ama kış vaktinde yaka paça dışarıya atmak çözümmü..evden kadınların çığlıklarıyla, gözyaşlarıyla,yalvarmalarıyla,polisin coplarıyla olmasımı gerekiyor...

Bunun başka bir çözümü yokmu...

Koskoca devlet buna çözüm bulamıyormu..

O çocuk seyreden çocuk annesine ninesine copla saldıran polislere artık ne türlü duygu besleyecek,büyüyünce polismi olmak isteyecek yoksa asi mi olacak..

Yok yakıştıramıyorum ..bu havanın zehir gibi olduğu günlerde ,insanların sokağa atılmasını ,bu devlete yakıştıramıyorum...

Annemin öğütleri...


Anneciğim...Anladım anneciğim..

Büyürken bana sağlıklı beslen ki ileride sağlıklı bir bünyeye sahip olup çocuklarına koşturmaya halin olsun derdin anladım Anneciğim haklıymışşın...

Dik dur kamburun çıkmasın,dik bir omurga en güzel fizikten daha güzel derdin..haklısın anneciğim..kızıma söylüyorum bende ama benim seni dinlediğim gibi dinlemiyor içim acıyor anneciğim..

Arkadaşlarını iyi seç derdin ..onlara gereken değeri ver dinle..ama seviyeyi koru ,son söylenecek olanı söyleme ..bazı sırlar insanın içinde kalmalıdır..en iyi arkadaşın bir gün o sırlarınla senin kabusun olabilir..haklısın anneciğim...

Ailenin içine başkalarını sokma derdi..evleneceğin adamı başkalarına fazla övme,onlarla çok yakın tutma haset duyan olabilir ,özel hayatını kimseyle paylaşma..haklıydın anneciğim,bende kızıma anlattım..bazılarını yaşayarak öğrendi...

Büyüklerine zaman ayırmaya çalış derdin,onları ara sor ,onların hayır duasını almaya çalış,zaman okadar kısa ki onlar elinden birgün uçup giderler sen de onların yaşına gelirsin içinde pişmanlıklar kalır derdi..Haklıymışşın anneciğim büyüklerimi kırmamaya çalıştım ama keşke daha çok ilğilenebilseydim,şimdi hiç biri yok..kızım daha farkında değil ,anlatıyorum ama büyükleri hep öyle kalacak sanıyor..

Vardan yoktan anla kızım derdin ,her ana baba evladının eksiği kusuru olsun istemez,ama bazen imkanlar yetmez isteklere..olana sevin ,olmayana dövünme derdin..haklısın anneciğim.

Bizler sizin iyiliğinizi isteriz kızarızda çoğu kez ,ama evladın diklenip anasına babasına kötü söz demesi ,içimize ok gibi saplanır..haklısın anneciğim...

Haklısın anneciğim herşeyde haklısın..bizler şimdi ana babayız..seni daha iyi anlıyorum,bende aynılarını anlatıyorum,çağ nekadar değişsede bazı şeyler hiç değişmiyor...

13 Aralık 2010 Pazartesi

Kıskançlık...


Burcu ile Alp aynı işyerinde çalışmaya başlayınca kısa bir flörtten sonra evlenmeye karar vermişlerdi..

Burcu kıskanç bir yapıya sahipti..alp in onu bir gün başka bir kız için bırakacağı düşüncesini atamıyordu içinden..Nişanlılık süresi kısa tutuldu,burcu zaman zaman alp in canını burnuna getirdiği oldu ama alp bunu büyük bir sevginin belirtisi olarak gördü önemsemedi..

Düğün zamanı yaklaştıkça telaşeleride arttı ev tutuldu,eşyalar yerleşecekken karşı komşularının güzel kızıyla karşılaştılar,gülümseyerek onlara hoş geldiniz,hayırlı olsun dedi..

Alp sanki kızın içine düşmüştü ,onun gözlerinin içine nekadarda çok bakmış ,ona kendisine gülmediği kadar gülümseyerek hoşbulduk demişti...

Burcu ,boş evde yalnız kaldıkları anda çıldırmıştı..bağırdı çağırdı..ağladı ...

Alp ne yapacağını şaşırmıştı,yanlış anladığını,onun daha bir çocuk olduğunu,nezaketen olduğunu anlatmaya çalıştı ama burcu dinlemiyordu..

Alp seni inandırmak için ne yapmam lazım diye sorduğunda..Evden vazgeçelim dedi..ben bir kere bu kızdan huylandım,rahat edemem,burnumuzun dibinde olmasını istemiyorum..başka eve bakalım dedi..

Başka bir ev bulmaları hiç kolay olmamıştı.üstelik düğüne bir hafta kala,ufak tefek tartışmaları oldu ama alp sabrı sayesinde
bunları aştı ..

Düğün günü gelmişti,burcu gelinliği içinde çok hoş olmuştu,salona alkışlar içinde girdiler ve ilk daslarını birbirlerinin gözüne bakarak yaptılar..

Nikah kıyıldı ,pasta kesildi..sıra tepriklere gelmişti..

Akrabalar,komşular,iş arkadaşları tek tek iyidilekleri eşliğinde takılarını taktılar..

Uzunboylu sarışın bir kız alp in boynuna sarılıp,bizim yakışıklıyı sonunda kaybediyoruz demek ,ama bizi unutmak yok arada buluşalım eski günleri yad edelim tamam mı dedi..

Burcu nun suratı hemen asılmıştı..Alp üniversiteden arkadaşım eyşan dedi ,iyi kızdır benim en yakın arkadaşımla çıktılar uzun süre ,evlenecekler diye bakıyorduk ama olmadı dedi..

Bütün akşam boyunca burcu kızdan gözlerini ayırmadı,alp nekadar yakın davranmıştı ona düğün onun düğünüydü bu kızın ne işi vardı..

kız alp e elini uzattı ,burcuya baktı..müsadenle dedi senin eşin artık ama benim hala en iyi arkadaşım .bir danslık onu senden alıyorum..

Alp ne yapacağını bilemedi anlamıştı burcu çok fena bozulmuştu,bide dans ederse felake olurdu,ama ne yapabilirdiki..dansa kalkmasa arkadaşı yanlış anlayacaktı..

Dans ın yarısında alp müsade istedi,burcunun yanına gitti.Burcu bütün gece surat astı,alp in bütün ısrarlarına rağmen dans etmedi yerinden kalkmadı...

Düğün bittiğinde gelin arabasıyla evlerine girdiler,yalnız kaldılar..

11 Aralık 2010 Cumartesi

Kabuk meselesi...

TV seyrediyorum...son günlerin gündemini çok meşgul eden üni li gençler..soruyorlar ,,okullarla ilgili konu..

İzmir ,9 eylül kampüsündeler...nasıl diyorlar burda okumak ,hayata dair neler öğrendin..

Sakallı bir genç..Oyunculuk okuyor...

Burada olmak harika ...sahil harika...kızlar harika..en önemlisi ailemin bana öğrettiklerinin doğru olmadığını öğrendim mutluyum....

Ne mutlu değilmi ...ailesi bu çocuğa hiç bir şey öğretememiş, çocuk üni görmese cahil kalacakmış.....Nede olsa oyunculuk okuyor,gerçeklerden bihaber...

Yazık ..ailenin emeklerine yazık..civciv çıktığı kabuğu beğenmezmiş yaa.

10 Aralık 2010 Cuma

Boluda karlı bir gün ve kestaneler...


Bu sabah kocaelinde fırına olduğunu öğrendim hava çok soğukmuş eşim aradı orada kar varmı diye ,hayır dedim biraz yağmur var hava iyi..

öğleden sonra yağmur kara dönüştü...camdan uzun süre seyrettim öyle güzel yağdı ki...

Sobam yanıyor..üstünde çaydanlığım cızıldıyor..

Canım kestane istedi..eşim almıştı biraz sağ olsun..onları koydum üstüne öyle güzel açıldılarki..mis gibide koktular..darısı herkesin başına..ama ne yazık ki çoğu evde dogal gaz var artık..çok rahat ama soba gibiside yok..ben sabahtan üstünde barbunya pişirdim ,sanki lezzetide farklı oluyor..

Bahçedeki güllerin üstünde bile kar var...Çok şükür herşeye ..hayat çok güzel..karnın toksa ,sağlığın yerindeyse,sevdiklerinin de rahatı iyiyse ..daha ne ister insan..

Bizler ve onlar...

Yaklaşık 15 gün oldu evimize döneli..artık burayada evimiz diyoruz,hem alıştık hem alışamadık..Çok yalnız, çok sakin günler geçiriyorum.Kafamı dinlendireceğim günler isterdim öyle çok dinlendiki sanki sanki bomboş bir kafam var..kızım ın arada bir depresyona girip beni çıldırtması,beni canımdan bezdirmesi,olmayan kafamın içinde ateşler çıkmasına sebep oluyor...

O alışamadı,belki başka türlü düşünüyordu üniverste hayatını...yada alıştığı yerlerden farklı.

Buralar ,çok güzel ,çok sakin,hiç bir karışıklığı gürültüsü patırtısı olmayan,herkesin birbirine saygısı olan ,istersen sabahın 3 ünde yada 5 inde sokaga çık,kimse neişin var demez ,kapın açık kalsa korkmazsın.

Biz anne kız ,buraya geldiğimizde tedirginliklerimiz vardı,aynı zamandada özlemlerimiz...canımız ne isterse onu yapacaktık,akşam yürüyüşlerimiz olacaktı..canımız dışarıda yemek isterse çıkacak ,ne istiyorsak onu yiyecektik.isediğimiz saatte yatıp kalkacaktık,arkadaşlarlarıyla gezecekti,birçok yeni arkadaşı olacaktı,onları eve çağıracak onlarla yemekler yapacak,müzik dinleyecekler,ders çalışacaklardı..ben bol bol nakış işleyecek,resim yapacaktım..

Ben ne bir sayfa resim yapabildim,nede bir iyne dürttüm...kızım ders çalışıyor geç yatıyor,bende geç kalkmaya başladım,sobayı yakıyorum,kendime çay yapıyorum televizyonu açıyorum,temizlik yapıyorum,bazen markete çıkıyorum yemek yapıyorum,akşam oluyor,,haftada 3 kere genelde dışarıya çıkıyoruz..

Kızım ilk hafta çok arkadaş edindi..ama çoğunu zaman içinde eledi..eve davet etti bazılarını..daha sonra birkaçını davet etti...şimdi sadece iki tanesini binde bir çağırıyor...

Arkadaşlıkların üniversitede farklı olacağını , artık yetişkin insanlar olacağız,daha dürüst arkadaşlıklar olur diye düşünüyordu..ama bencil olanlar ,yine bencil..evin varsa sana yamananlar,senin hayatın daha rahat diye kıskananlar daha fazla oluyor...

Hafta sonlarında erkek arkadaşlarının evlerine gidiyorlar bazıları normal aile gibi yaşıyor,bunu da normal karşılıyorlar,biz buğüne bügün üni yi kazanmış ve okuyan bireyleriz,kendi kararımızı veririz diyorlar,büyümeyi bu şekilde sanıyorlar,kızım eleştirdiğinde yada büyümenin bu olmadığını söylediğinde ,sen annenle yaşıyorsun daha diyorlarmış...

Kimse kimseye karışamaz..bizede eleştirmek düşmez ama ..arkasındaki tehlikeleri görmüyorlar..her yıl yaklaşık 5 bin kızın hamile kalıp bunların3 bin kadar ının kötü şartlarda kürtaj olduğu tespit edilmiş...

Gencecik hayatların tükenişi,ve en önemlisi ailelerin umutları ve emeklerının tükenişi...

Bir genç kolay okutulmuyor..Eşim bize ayda 1000 lira veriyor..hafta sonları gelip yine ihtiyaçlarımızı alıyor..odun kömürümüzüde alıyor..ama ay sonunu yinede zor getiriyoruz...

Ya daha zor şartlarda çocuğunu okutanlar..ALLAH güç kuvvet versin..çocuklarınada akıl fikir...

27 Kasım 2010 Cumartesi

Bolunun kuzusu bunlar


Derya kuzusu bunlar..bizim buranın da kuzusu mantardır..heleki kanlıca mantarıysa..harika bir tadı vardır ,etten çok daha güzel ve daha sağlıklı..

Bu gün buranın yöresel pazarı vardı,daha çok köylerden gelen mahsuller satılır,biraz malzeme aldım,mantarıda sordum ,5 lira dediler..alayım mı almayayım mı derken elim doldu,eve geldim malzemeleri bıraktım.akşam çökmek üzereyken ,hadi dedim yarım kilo olsun alayım..pazar toplanıyor,bir kadın mantarını toplamak üzere..nekadar dedim..

Al dedi hepsini kilosu 1 lira..

Almazmıyım..4 kilo aldım..hala gözüm mantarda ama daha fazlasını ne yapayım,burada difriz im yok ki,ziyan olur.

Temizledim ,doğradım ,pişirdim...Bir tavasını kendim yedim..Bildiğim mantar ama yinede herzaman şüphe olur.okadar benzeri varki..tek tek kontrol ettim.sabaha görüşürüz inşallah...

ohh..derya kuzusu bunlarr...ama ne lezzet,ne lezzet...

Sıcacık bir film...

Bu sabah harika bir film seyrettim...Televizyonu nekadar sevmiyorum desemde ,hayatımızın içinde onsuz olmuyor...Genelde saçma sapan şeyler dolu ama arada böyle güzel filmlerde oluyor...

Japon filmi galiba yoksa koremi tam ayrıt edemiyorum onları...

Günümüzdede olan medyanın ve saçma realty şovlarının nasıl hayatımıza girdiğini başkalarının hayatını yaşamaya başladığımızı,özel hayatların genel hayata dönüştüğü bir insanlık olduk...nekadar teknoloji okadar başkalaşma...

Küçük sevimli bir çocuk 5 -6 yaşlarında...Babasını takip etmek istiyor babası kızıyor eve dön diyor,babası oğluna bir anne arıyor randevusuna gidiyor..

Çocuk dönüş yolunda bir tevizyonun canlı yayınına takılıyor,kameralar ona dönüyor..Yapımcı ve sunucu genç bir kadın çocuktan bir hikaye çıkarmaya çalışıyor..

Çocuğu yol boyu takip ediyorlar ,ona ne yapması gerktiğini söylüyorlar ama çocuk dinlemiyor,annesi olsa dinleyeceğini yabancılarla konuşmayacağını söylüyor,sunucu kadına annem misin sen diyor,oda evet annenim sözümü dinlemen lazım diyor,çocuğa emirler vermeye başlıyor,söyle yap ,şöyle dur kameraya bak gibi..ve araya reklam almaya başlıyor,reyngler yükseliyor herkes seyrediyor sokaklarda büyük ekranlarla halk çocuğu seyrediyor...

Babası randevusuna gidiyor ama yalnış kadınla konuşuyor bir hostes uçuşuna çıkmadan önce orada yemek yiyecek ,oda televizyonda çocuğu seyrediyor,hep öyle bir oğulun hasretini duyarak...

Adam kızın masasına oturuyor..arkası elevizyona dönük,geç kaldım biliyorum nekadar güzelsiniz diyor...

Kadın gülümsüyor..konuşmaya başlıyorlar,adam ın telefonu çalıyor arayan oğlu..

Baba beni takip ediyorlar diyor,filmimi çekiyorlar...baba inanmıyor ,meşgulum diyor..kadınla sohbet ediyorlar,oğlum diyor..hep annesini bekliyor..kadın soruyor ne iş yaparsın ..dişçiyim diyor adam..

Kadın diyor köpek dişlerim sence çokmu büyük..hayır diyor adam çok güzel ,her diş çocuk gibidir bakım iser ,onları seversen onlarda sağlıklı olur ...oğlumun annesi diyor ve anlatmaya başlıyor...

Bana 6 yıl önce geldiğinde köpek dişlerini kesirmek istemişi,çok güzel köpek dişleri vardı ben hayır dedim...kesmedim..onlar senin özelliğin ,onlar olmazsa sen olamazsın...oğlumuz oldu...ve o bir sunucu oldu...ve dişlerini başka bir dişçide kestirdi...bende oğlumla başka bir yol çizdim..o çok ünlendi,ama oğlunu hiç anımak istemedi ,en tepeye çıkmak istedi...oğlum annesini sorduğunda onun en tepede ,en yüksek yerde olduğunu söylüyorum...

Çocuk çok sıkılmıştı herşeyden ,ssöylenenleri yapmadı ..sunucu kadınla tartıştı,kadın annesi olmadığını söyledi çocuk tekrar anne dedi...kameralar sunucu kadına dönmüştü...kadın sinirlendi çocuğa vurdu...

Adam o an televizyona baktı oğlunu gördü ve annesini....

Çocuğun telefono çaldı..arayan babasıydı..sunucu hırsla elefonu fırlattı...

Çocuk sen annem değilsin ..annemi aramam bulmam lazım deedi ve gözü en yüksek yer olan teelevizzyon kulesine takıldı....fırladı gitti.....

Adam sunucu kadına sordu,oğlum nerde...neden tekrar hayatımıza girdin....sen seçimini yapmıştın....

Geçmişin aacılaarını konuşmaaya baaşladılar ..artık hayatı ortaya dökülen kendisiydi...

Çocuk otobüse binmek istedi ..biletin dediler..hostes onu gördü elini uzattı o dedi bbenimle...çocuklaa konuşmaya baaşladılaar kucağına aldı onu öptü..öptü...

Koluna telefon no sunu yazdı babana ilet dedi..o isted
iği şeyi yapmaya hazırım...annen olmayı çok isterim...şimdi uçmam gerekir..beni mutlaka arasın dedi..son bir kez çocuğu öperek ayrıldı...


Sunucu ve adam çocuğunu aramaya başladılar....biliyorum dedi.. seni bulacağı en yüksek yere gidiyyor...

İkiside kuleye baktı..ve bütün kameralar onları izlerken kuleye vardılar...adam dedi sen yalnız gir ..seni tanımasına izin ver...kadın içeriye girdi...

Çocuk elinde bir çiçekle..kadınlara bakmaya başladı ..onu nasıl tanıyacağım dedi kendi kendine..dişler dedi..evet dişler...onunda çok güzel köpek ddişlerri varmış ben ona çekmişim...

Bir kadına yaklaştı dişinize bakabilirrrmiyim...Kadın terslendi,her kadıa yaklaştı ama olumsuz cevaplar aldı..

Sunucu çocuğa yaklaştı,eğildi...ben annen im dedi geldim...

Hayır dedi çocuk..yine beni kandırıyorsun...

Gerçekten dedi kadın ben gerçek annen im....

Bakayım dedi aç ağzını..senin köpek dişlerin yok ...benim annem olamazsın....

Çocuk döndü arkasını...camdan dışarıya bakmaya başladı...karanlık çökmüştü..gözünü yüksekte uçmakta olan uçağa çevirdi,gülümsedi..kolundaki telefon numarasına baktı,el salladı...

Görrrüşürüz anee.....
A

26 Kasım 2010 Cuma

AŞK SARHOŞLUĞUNUN SABAHI...


Arkadaşım kitap tavsiye etmiş sağ olsun eminim çok iyidirler,birkaç kitapçıya baktım ama bulamadım,bulduğumda okumaya çalışacağım..

Benimde tavsiyem var iranlı bir yazardan ,her kültüre hitap eden bir kitap..Aşk sarhoşluğunun sabahı...

Adından da anlaşılacağı gibi aşk dan sarhoş olursun ve sabahında uyandığında gerçeklerle yüzyüze gelirsin..Yakışıklı prensin belkide çirkin bir kurbağadır..Ve kendine geldiğinde bir çukurun içindesindir ....

Tavsiye ederim.....

Kiapların adları ve resimleride beni cezbeder,okumamda ekilidir..bazılarını beğenmem ama emeğe saygıdan okumaya çalışırım,bazen esneyerek...ama bitirmeye çalışırım...

Bazı kitapları ise bir solukta bitmesini hiç istemeyerek,içinde yaşayarak...Yazarın hayal gücüne hayran olurum,belkide yaşadığı bazı şeyleri yazmıştır,sevdiğini unutmamak adına dizelere dökmüştür onu ölümsüzleştirmiştir kimbilir....

Kitapları seviyorum,televizyondan sıkılıyorum....

25 Kasım 2010 Perşembe

Başka çocuklar


Haydarpaşa-Gebze hatında ,yaşları 10- 16 arası olan 7 -8 kadar çocuk..halleri perişan,üst başları hip hap tarzı gibi bol kıyafetler ama yakışmamış...

Hoplayıp zıplıyorlar,askılıklara tutunupsallanıyorlar,vagon un bir ucundan bir ucuna koşup birbirlerinin sırtına atlıyorlar,okadar gürültü yapıyorlar ve okadar pervasız arsız larki kimse bir şey diyemiyor..arada bir çakı gibi aletleri gösteriyorlar,insanların gözü korkuyor..

Tren istasyonlarda durdukça kapılara asılıyorlar inen insanlara yada uznabildikleri yere kadar uzanıp insanların kafalarına vurup dalga geçiyorlar..

Ama biri insaflıymış ,öbürlerine-yaşlılara vurmayın lan onlara yazık,sadece genç olanlara vuralım....

B u çocuklar nerde,nasıl yetiştiler..ne olacaklar,
yarın bunlar bize neler yaparlar....

Bunları kızım anlattı..Müdahale etmedin,bir laf diyemedin mi dedim..Anne delimisin,koca koca adamlar bile tırstı ,o çocuklardan herşey beklenir dalaşmak için yer arıyorlar ,erkekler dururken bana laf mı düşerdi orda dedi ...haklı...

T V hane

Televizyona bakıyorum kanalları geziyorum..evlilik programları almış başını gidiyor..insanlar için hayırlımı hayırsızmı anlamadım.Evlenenler var hayırlı olsun diyorum umarım mutlu olurlar..ama koca koca insanlar gelip gidip duruyorlar,iki tıngırtı duydularmı başlıyorlar oynamaya .yakıştıramıyorum orta yaş yada üstü biraz ağır olmalı. efendi olmalı. hanım olmalı bence.

Adam çıkıyor,genç isterim diyor artık yaşamak isterim diyor kendisi var 60 kusur..istediği 35 i geçmemiş olsun diyor..neden diyorlar ..yaşlı olursa ona bakmam gerekir ben bakamam ,o bana hizmet edecek diyor..orta yaş kaddınlar itiraz ediyorlar..olurmu öyle şey sen hizmetçimi yada bakıcımı arıyorsun yaşına denk al diyorlar...

Kadın çıkıyor,evi olsun kariyeri olsun ,arabası olsun ama çocuğu olmasın,boyu uzun olsun ,yakışıklı olsun ...kendisini ne sanıyorsa .

Miniğim..



Küçük cadım dan inciler...

Anneciğim,artık mükemmel giyinmeme gerek kalmadı çünkü bayram bitti.

Babanneciğim ,ben hepinizden çok memnunum ama şu babamı değiştirsek,yerine başka alsak daha memnun olurdum.

Babaanneciğim ,şu bolunuzdan bıktım artık çok kaldınız sen gitme ama halam kalabilir,orda yalnız kalmaktan korkuyorsa babamı gönderelim yanında..

Annee,kayu nun annesi hiç senin gibi davranmıyor çocuğuna ,biraz daha dikkatli davransan iyi olur..

Dedeee.yemekte çok konuşuyorsun...yemeğinide düzgün yee..

Anee, dişinde yemek kalmış onu temizlermisin yoksa miğdem bulanıyor...

Benim eşyalarımı ellemenizi yasaklıyorum size.birtek babaanem elleyebilir,önce izin almanız gerekir...

Anne ,herşeye ayıp olmaz diyorsun ama sebebini söyle,bana gerçek sebebini söyle...

Bu çocuk nezaman büyüdü . bunları nezaman öğrendi,kime çekti...

Zekası halası..

Çenesi dedesi..

Havası babası..

Kokoşluğu annesi..

Dış görünüşü BENN.....

Onu çok seviyorum..

12 Kasım 2010 Cuma


Kurban bayramımız kutlu olsun...

Evimize dönüyoruz,hayırlısıyla..Çok uzun yıllardır otobüsle uzun yolculuk yapmamıştık,sağolsun hep eşim getirip götürür.hem iyi bu durum hemde kötü...

Gençlikte isterdim biraz özgür olayım atlayayım otobüse,uzaklara yolculuk yapayım,tanımadığım yerler tanımadığım insanlar olsun,gezeyim bütün gün hesap vermeden kimseye önceleri babam beni sınırladı,evlendim eşim sınırladı ..heryere kendisi götürdü getirdi..Biraz canım sıkılsa gezmek istesem ne işin var otur evinde can sıkıntısıda neymiş,çok sıkılıyorsan bir çocuk daha yapalım dedi...Erkeklerin can sıkıntısı anlayışı farklı...

Yaşımız ilerledi,şimdi hesap soran yok ,atla otobüse gel diyorlar,istersen çalış diyorlar,gez sabah akşam .....ama artık can istemiyorki.

Herşey zamanında güzelmiş.

Kızım çok heyecanlı ,evimizi çok özlemiş ,çokta sıkıldı derslerden,hak etti tatili. gezsin ,denizi doya doya koklasın....

11 Kasım 2010 Perşembe

Bebişime kıyafet diktim



Çocuk kıyafetleri almış başını gidiyor..Çok rahatlıkla dikebileceğimiz şeyler.Bir metre çift en kumaş ,ben siyah kabartma desenli hafif likra tercih ettim. Gazeteden gözkararınca kalıp çıkarttım,biçtim ve robadan bol biraz uzun elbiseyi diktim.süslemek içinde gümüş simli sutaşı kullandım..

Ben diktiğimi beğendim nede olsa kendi emeğim...

10 Kasım 2010 Çarşamba

ATAM Rahat uyu...



ATAM ruhun ŞAD olsun..Kurtardığın vatan ın şimdiki durumunu görseydin ne hissederdin bilmiyorum ama biz çok karışık bir millet olduk..

Vatansever iz diyoruz askere küfrediliyor...

Birlik beraberlik diyoruz,vatanı bölüşmeye kalkıyorlar,biz türk değiliz diyorlar üstelik meclise kadar giriyorlar..

Önce devletimiz diyoruz,önce onlar keselerini doldurmaya bakıyor,ağız dalaşı yapıp milleti yönetiyor ve milletine hakkı olanı vermiyor,Açlık sınırı 950 lira..yoksulluk sınırı 2000 lira bizler ölmüşüz haberimiz yok..

Dünyada çocuk bayramını kutlayan tek ülkeyiz çocuklara nekadar değer verdiğimizle övünürüz ama çocuk pornosunda dünyada birinci sıradaymışız...

Kadına seçme ve seçilme hakkını ilk bize SİZ verdiniz..ama birçok kadın şimdi çarşafı savunup eşlerinin çok evli olmasını normal karşılıyor...

Daha neler neler ATAM bilseydin bukadar uğraşırmıydın,yoktan var edermiydin bir TÜRKİYE bu nankörlere...

4 Kasım 2010 Perşembe

Takarım ben...

Takıntılıyım ben...Bir filmi seyrederken yada diziyi saçma sapan ayrıntıları görüyorum ve filmden kopuyorum..

Bugün gündüz kuşağında tekrar yayına konan gönülçelen i seyrediyorum ah ne salak aşıklar diyorum bi biri bi öbürü naz yapıp duruyorlar hele adam amma ağır adamlıktan taslıyor derken kız kızıyor öbür adamla tatile çıkıyor,ayrı odalarda kalıyorlar yağmur yağıyor kız korkuyor yorganına sarılıyor yorgan kareli sabah oluyor uyanıyor,hadiii..yorgan beyaz olmuş ...gece gece kim değiştirdi bunları ..

Gelde takma şimdi,gelde diziye konsantre ol,neişin var be kadın değilmi ne diye bakarsın milletin yatağına yorganına...

3 Kasım 2010 Çarşamba

Adres..

İki gündür,yalnızca merkezini öğrendiğim bir şehirde sadece adını bildiğim bir krtasiyeyi arıyorum...
İlk gün merkezde aradım ama hayır adını duyan yok yada benzeten var birbirinin zıttı noktalara tarif edildi gittim geldim yok...

Önceki gün tam tarif aldım sözde çünkü bir karakol söylediler onun yakınlarındaymış...ama nerdeee...belki 20 kişye sordum buralılarmış kimisi aşağıyı kimisi yukarıyı tarif etti ordan oraya gittim durdum ,ayaklarıma karasular indi..bir ara tabelalara bakarken araba altında kalıyordum ucuz yırttım.Kardeşimin hanımına telefon açıyorum onunda telefonunda arıza var beni duyuyor ama sesi gelmiyor açtım ağzımı yumdum gözümü ...ama bendede inat var bulamayacağım yer yoktur çok şükür ayaklarım sağlam okumamda var..ama yok aşağı yukarı derken akşam oldu ,eve döndüm mecburen..

Akşam eve telefon ettim dedim geline,bu adresde neymiş ya sanki görünmez belki 30 kadar krtasiye gördüm bu yok sanki yer yarıldı içine girdi bana görünmüyor,her isimden var ama çiğdem yok,buse var, mervem var, merve var,ikbal var,hızlı var,çağrı var...

Demez mi aaaa...abla adı çağrıydı onun...hay senin vereceğin adrese...

Ama demiştim ben varsa öyle biryer bulurum...ama olmayan bir yeri yaratayım mı kardeşim..

Ama olmayan adres sayesinde Bolunun arka sokaklarını bilmediğim yerlerini öğrendim ,iyi oldu canım vakit geçti ve elimde koz oldu işte ,geline laf sokarım bolca,nede olsa görümceyiz...

2 Kasım 2010 Salı

İnsanlar..

Dolaşmaya çıkıyorum ,ilk okulların dağılma saine denk geliyor ...iki çocuk en fazla ikinci sınıfa gidiyorlar bir kız birde erkek.Sol yanımızda kabak satan bir kamyon,kabaklar bayağı irice..ister istemez çocukların konuşmalarını dinliyorum...

Erkek çocuk,Biliyomusun benim babaannemin kabakları çooook daha büyük,aha bukadar,iki kolunu açar...
Kız,benimde dedem in bahçesindeki kabaklar daha büyük ,benim boyum kadar bikere....

Erkek,benim dedem in bikere daha büyük,dedem kadar büyük,senden daha büyük bikerem...

Kız,benim dedm inki bu araba kadar büyük bikere,en büyük o...

Erkek, salak okadar büyük ünü bikere manava nasıl sokacaklar,okadar büyük olmaz...

Kıkırdaşarak yollarına devam ederler bendeki istemsiz sırıtmayı çok sonra fark ettim...karşıdan karşıya geçecegim trafik ışığında duruyorum ,imam hatipli oldukları belli olan iki kız konuşuyor çok zayıf olan ağlıyor öbür kız onu teselli ediyor..

Sana demiştim ben ama herkese hemen güvenme diye ama hayır sen herkesi kendin gibi sanıyorsun ,her sırrını açıyorsun ..daha dur..neler göreceksin öyle kalleşler vardırki neler yaparlar ..ağlama artık herkeslede samimi olma artık...

Karşıya ben geçtim onlar hala konuşuyorlardı,kızın ağlaması beni üzdü ne sebepten olursa olsun..

biraz yürüdüm ,bir mağazadan çıkan kız önümde yürümeye başladı kulağına telefonun kulaklığını takmış arsızca sakız çiğniyor kimseye aldırış ettiği yok ,uzun ince bacaklarını daha zayıf gösteren çizgili tayt kısa kırmızı mont ve kırmızı botlar ayağında , anında dikkat çeken bir kız ünili olduğu aşikar..Telefon konuşmasına kulak misafiri oluyorum.

Banane oğlumm...hiç te umrumda deilsin..bana ne oğlummmm....hadeee..hadeee,yürü git beee..yürü git beee...

Daha fazla dayanamadım yürüdüm geçtim ..yurdumdan insan manzaraları ...

Herhangi bir kız..

Hafta sonunda annemlere gittiğimde yeğenlerin derslerini konuşuyoruz ,aklıma geliyor..geçen yıl küçük yeğenime ders vermeye gelen 2 yıllık bir üniversite okuyan kapalı kızı soruyorum ...

Kız oldukça uzaktan gelmişti yurd da kalıyor ve iki yıllık okuyordu,geçen yıl ramazan bayramında tanımıştım onu..son senesiymiş bir bitirsem ve çalışmaya başlasam diyordu..niye burası dedim ..burası dediğim küçük bir kasaba ,bolu nun bir kazası..ama iki yıllık üni ve meslek liseleri bolca..

Kız türbanlı denecek kadar kapalı ama güzel akça pakça bir kız...Üstelik doktor bir nişanlısı var...

Ablacığım ben aslında 4 yıllıklara çok rahat yetecek bir puan aldım ama maddiyat iyi değil bir babam bağkur maaşı var,başka gelirimiz yok abim var kendisi savcı ama yengem bize yardım etmesine karşı çıkıyor arada sırada telefon eder nasılsın der kapatır paran varmı demez...Çok düşündüm..burs lara nasıl güvenirdimki ya çıkmazsa ...bende iki yıllık olsun dedim ve geçim nerede en kolay diye çok araştırdık burasını önerdiler,ders veriyorum sağolsun bu abla gibiler bana çok yardımcı oluyorlar,bitecek inşallah ve hemen işe başlayacağım...

Geçen yıl ailelerin tavsiyesiyle yeni doktor çıkmış biriyle tanıştım,anlaştık ve nişanlandık..hergün konuşuruz, ben işe başlayınca biraz çeyiz için hazırlık yapınca evleneceğiz..ama yine okumaya devem edeceğim...

Tok açın halinden ne anlar değilmi ..bende öyle baktım kıza üzüldüm ama pekte inandırıcı gelmemişti...Doktor nişanlısı olacakta üstelik görücü usulü...

Bizim gelin kardeşimin hanımı yani ...evet kız la konuştuk ve bu sene tekrar sınava girecekmiş çalışıyor..nişanlısındanda ayrılmış...sebep,çalışmasını istemiyormuş evden dışarıda ona sormadan çıkmayacakmış bu şartları kabul ederse onunla evlenecekmiş kendisi doktormuş onun iki paralık işine ihtiyaç yokmuş..kızda eline yüsüğünü vermiş...

Ben abime müdana etmedim ..sana hiç etmem ..iki kuruş kazanırım kendim gururla yerim hadi yoluna... demiş.

Bunları duyunca o kızla gurur duydum ..Yolun açık olsun Yurdagül,umarım karşına bundan sonra değer bilen insanlar çıkar...

1 Kasım 2010 Pazartesi

TÜRK ÜM TÜRK olarak öleceğim...

Tv den taksim deki saldırıyı seyrediyorum korku ve acı duyuyorum o acıyı yaşayanlara ve nefretle kınıyorum böyle hain işlere kalkışanlara ...Asla bizi yıkamazsınız,siz ancak böyle hain küçük işlerle uğraşırsan lağım farelerinden başka bir şey değilsiniz ....

Ardından havada uçan f-4 savaş uçaklarını seyrediyorum gözlerim dolarak göğsüm kabararak.....

NE MUTLU TÜRKÜM Diyene ve ben bu nu gururla söylüyorum ...

Doğudan gelen gelin

Bu hafta sonunda bir düğüne davetliydim.

Halamın küçük oğlu evlendi,daha doğrusu 4 ay önce askerden yanında bir kızla çıkagelmiş.Ne büyük cesaret değilmi....hiç tanımadığın bir memlekete gidiyorsun ,çok az tanıdığın biriyle başına herşey gelebilir...

Gelin kızımız Hakkariden geldi .Son üç ayda konuşmaya başlamışlar telefonda tanışmışlar,askerlik biterken ben gidiyorum,geleceksen gel demiş kız tereddütsüz tamam demiş ve gelmiş .

Kıza ben sordum o cevap verdi...

Nasıl cesaret ettin tanımadığın bir yere geldin..

Bizim oralarda hayat çok zordur ,o olmasa başka bir asker olurdu yada amca oğullarından biri olurdu ama oralarda kalmak istemedim ve heryer daha iyidir diye düşündüm,başka yerleri televizyondan görüyoruz ,gitmek istiyoruz ama evlenmeden münkün değildir,ya ailenle gidersin baban götürür yada kocan,bende kocam olsun istedim...

Nasıl tanıştınız...

Bizim oralarda fazla genç yoktur ,tamam Hakkari gelişmiş bir yerdir ama fazla genç yoktur genede herkes bir an önce istanbul agitmek gitmek ister yada adını duyduğumuz büyük yerlere ..gençler gider biz kızlar kalırız ...Bir tek asker kalır ,asker kızlara bakar biz askerlere..Askeriyeye telefon açarız onlarla can sıkıntısına konuşuruz ,sevgili olan umut eder ,bir çoğu askerlik bitince gider,bazı kızlar ardından ağıt yakar,ben şanşlıyım özkanda beni sevdi bende onu ,gidelim deyince hiç düşünmedim..

Buraları nasıl buldun hayal kırıklığına uğradınmı....buralar dediğim bizim burdaki memleketin uzak köylerinden biri, yolları kışın çamurdur ve her evin yanında ahır vardır ve hayvancılıkla uğraşırlar herkesin traktörü var ama yüz kadar köy içinde en fakir sayılan köydür halam orada yaşıyor ata toprağını ekip biçiyorlar elli binlik tavuk çiftliği var ayrıca heryıl bir tır dolusu patates satarlar yanındada yirmi kadar büyük baş hayvanları var..bir taksi birde traktör var,yani en fakirleri sayılır....

Delimisin abla ..buraya gelince ağzım açık kaldı cennete geldim sandım..ne güzel yerler...bizde ot bitmez ağaç tek tüktür..hayvancılık vardır ama sınır bölgelerine doğru otlatırız ,bizde memur olan bide kaçakçılık yapan zengindir ..biz gene iyiydik babam memur aylığı var, evimiz var,biz okuduk gene ,babam bizi rahat yaşattı...

Seni arayıp sordularmı yada kızdılarmı...

Aradılar ben haber gönderdim rahatım iyi dedim annemle konuştum ,babam konuşmuyor daha ama rahatımın iyi olduğunu öğrenince mutlu olmuş geçen hafta amca oğlum geldi gördü ,bir anlatmış onlara kızınız yaşadı rahatı beyde yok diye..annem hemen aradı rahatladım diye ...çocuk olunca gideceğiz babam ın elini öperiz beni af eder...

Hayretle dinledim ..bizim rahat batan çocuklarımız dinlesin isterdim gelin in anlattıklarını..

27 Ekim 2010 Çarşamba

Ev hayvanlarımız...

Başlamışken devam edelim dedim misafirlere...
Kızımında bir hayranı oldu burda..adını Arsız koyduk,gerçektende arsız...
Sıradan tekir cinsi tek gözü biraz darbe almış gibi mat gözüken,hatta biraz şaşı gibi bana göre ,bir erkek kedi..camdan ayrılmıyor ev biraz alçakça camına kolayca tünüyor..Karnı acıkınca mutfak camına gidiyor karnı doyuncada aşk istiyor ve kızıma mayışıp kalıyor ona sevdiriyor kendini bana elletmiyor hoş bende hayran değilim zaten...

Geceleri camına geliyor camı tırmalıyor, ağlıyor,hatta cama kafa atıyor....ben asla diyorum eve alıştırma ,karnını doyuruyoruz o sokağa alışkın ..öyle kalsın biz gidince hayatı dağılır hayvanın..

Böyle işte şimdilik iki tane ev hayvanımız var biri eşikte ,biri camda...

Baş misafirim

Yeni evimizin kapısında zaman zaman beliren kara bir çekirge var..anlamayan kara böcek sanır,ama ben çocukluğumdan iyi tanırım çekirgeleri ve bir nevi kutsal olduklarına inanırım..o eve ait olurlarmış ve evin bekçiliğini yaparlarmış,öldürmek evi savunmasız yaparmış,Yaradan dermişki ki benim bu küçük
emanetimi koruyamıyorsanız bende sizi gözetmem,korumam...

Ama ne gariptirki kapı açık olsa bile asla içeriye girmiyor eşikte duruyor,içeriye bakıyor sonrada eşiğin dibindeki küçük boşluğa sığınıyor ..Zaman zaman dışarıya çıkan basamakların 3. katına kadar çıkıyor sonra yine eşiğine dönüyor asla 4 .basamağa çıkmıyorbenden ve kızımdan korkmuyor,ama başkasından anında saklanıyor...eşim geldiğinde hiç görünmedi,merak bile etmiştim etrafa iyicede baktım,yoktu...
İş güç olmayınca böyle çekirgelerle oyalanıyoruz işte....

Unutmak istediğim

Hayatımda unutamadığım iyi vede kötü anlarım vardır anı diyemiyorum küçük unutulması zor dakikalar ..Belki o anda yaşadığım zamanlar uzundu...ama şimdi aklımda bir göz kıpması gibi,ama neden unutulmuyor...

Yaşım belkide 6 civarıydı,belkide 7..ama 6 olmasını tercih ederim çünkü büyüklerimizin deyişiyle akıl baki olunmazken ve deftere günah yazılmaz iken...anlayacagınız kötü anı...

Mahalleye yeni taşınmışız,arkadaş edinmeye çalışıyorum ama nedense beni almıyorlar aralarına..bahçe içinde oynarken çocuk sesleri duyuyorum, koşuyorum ne yapıyorlar diye..bir kayaya taş atıyorlar,kim tam üstüne getirecek diye üstüne denk getireni alkışlıyorlar...bende diyorum atarım ve denk getiririm ..ve atıyorum ,tam isabet...

ama ..akan kanları ozaman fark ediyorum ,taş kanıyor...

Kaplumbağa olduğunu anlıyorum ,heryeri kanıyor kabuğu parçalanmış...

Bende ağlamaya başlıyorum....Yapmayın diyorum ...onu kurtarmaya çalışıyorum ,ama gücüm yetmiyor beni hiç dinlemiyorlar...

İçeriye giriyorum ağlıyorum devamlı ..ve ona taş atan elime ceza veriyorum ,o büyüklükte başka bir taşla elime vuruyorum ..hiç acısını duymadığımı hatırlıyorum ,vicdanımın sesi herşeyi bastırıyordu daha o yaşlarda...

O anı hiç unutamadım her aklıma geldiğinde ,dua ederim ALLAHIM sen affet diye..

Çocuklarıma herşeyi sevmeyi öğretmeye çalıştım hiç bir canlıya zarar vermemeyi,YARADANherşeyi bir sebep için yaratmıştır...

21 Ekim 2010 Perşembe

Uçabilmek özgürce


Küçük kız ,annesinin onu yazdırdığı özel kursa başlayacaktı o gün hiç heyecanlıda değildi daha öncede çok kurslara gitmişti,bunun ne farkı vardıki..Orta ikinci sınıfa geçmişti,gün güne daha güzelleşiyor dahada uzuyordu .Annesiyle gittiler ilk gün,zaten iki saat sürecek sonrada alış veriş yapacaklardı..

Küçük sayılabilecek bir odaydı,kız oflayıp puflarken annesi sakin olmasını dersini iyi takip etmesini para ödediklerini söylüyordu.Kapı açıldı içeriye siyah kıvır kıvır saçları gözünün önüne düşmüş,genç bir delikanlı girdi..Bir an ikiside yüzüne baktılar,genç elini uzattı ,merhaba dedi ,öğrencim sizmisiniz küçük kız elini uzattı ,titreyerek evet dedi ...tanıştılar isimler söylendi anne odadan çıktı ne sevimli çocuk dedi maşallah öğretmenlik yapıyor ne güzel..

İki saat sonra anne kapıdaydı ama kız çıkmak bilmiyordu sınıfa gitti kızı neşeyle gülüyor öğretmenine birşeyler söylüyordu..Baktı gülümsedi ..hadi dedi kızına ....

Kızı öğretmenini anlata anlata bitiramiyordu..yaşı 19 muş konservatuarda okuyormuş ,ayrıca dışarıdan yine üni okuyormuş,böyle ders vererek okuyormuş,ne kadar zekiymiş....

Aradan aylar geçti kızındaki heyecan hiç bitmedi...

Anne hep dinledi , gözlerinin pırıltısına bakıyordu...

Nekadar güzel kirpikleri var anne dedi okadar uzun ki ...elleri dedi ,hele parmakları okadar güzelki ...

Kızı büyüyordu ve ilk aşkını yaşıyordu..kendince yaşıyordu ..birkaç kere genç çocuğa dikkatlice baktı ,delikanlı beğeniyle bakıyordu ama utanarak ,onun çocuk olduğunu hatırlayarak...

Bir gün ,kızı üzgün geldi ,gitti dedi yok askere gitmiş....

Birkaç hafta sonra unutmuştu hayatın akışına bıraktı kendini arkadaşlarıyla gezdi eğlendi.bir çok çocuktan teklifler aldı..kimilerine güldü geçti kimini değerlendirdi .ama çabuk sıkılıyordu herkese bir mana veriyordu aptallar diyordu hiç biri zeki değil,demek istediğimi anlamıyorlar... halbuki bunların arasında , zeki çocukların okuduğu en iyi okullarda okuyanlarda vardı..ama hayır kimse dengi değildi...

Lise ikinci sınıfa geçmişti arkadaşlarıyla gezerken,yoruldular ve kendilerini yeşilliklere bıraktılar..kahkahalarla gülüyorlardı birisi birşey demişti ama gülmek için sebep çoktu..Birisinin seslendiğini duydu,adını çağırıyordu biri ...

Döndü ,Oydu öğretmeni ....
Ayakları kuş oldu sanki koştu ellerini tuttu..hoşgeldiniz dedi nerelerdeydiniz askerlik bittimi..

Çok oldu dedi bitti ,okuluma devam ediyorum ayrıca bazı yerlerde sahne alıyorum yaşayıp gidiyoruz işte ..ee dedi 3 yıl geçti sen neler yapıyorsun ,nekadar büyümüşşün dedi seni saçlarından tanıdım hiç kimsenin saçları bukadar parlak ve güzel değildir ve kahkahanı tanıdım...

Utanmadı kız alışkındı bu tür laflara ,olgunlukla karşıladı ,gülümsedi,ben dedi okula devam işte...arkadaşlarla dolaşıyorduk ,gel dedi seni tanıştırayım..

O gün neşeyle çok çabuk geçti arkadaşları bayılmıştı çocuğa nekadar yakışıklıydı ve akıllı..

Ertesi günü görüşmek üzere sözleştiler .eve vardığında,neşeşinden yerinde duramıyordu..

O sabah büyük bir heyecanla kalktı hazırlandı saçlarını parlayıncaya kadar taradı ..
İlk saatlerdeki tedirginlik yerini yavaşça ,tatlı heyecana bıraktı ,konuştular konuştular..akşama elleri zorlukla ayrıldı birbirinden,telefonlar alındı karşılıklı..

Daha ayrılmalarının üstünden bir kaç dakika geçmemiştiki telefonuna mesaj geldi,ondandı,seni seviyorum dedi ,seni 3 yıl öncede sevmeye başlamıştım ,ama küçüktün ozamanlar,sevgimi anlamazdın ..

Kız da yazdı ona bende seni ..bende 3 yıl önce sevmiştim ama sen benim öğretmenimdin..sen benim ilk aşkımsın dedi ve son..

Delikanlı cevap verdi ,sen benim ilk değilsin belki ama son olacağın bir gerçek belkide ilk aşkımsındır seni sevdiğim kadar ve düşündüğüm kadar kimseye böyle hissetmedim..sen dedi cadımısın insanları büyüleyen ,etrafındakileri pervane böceği yapan...

Kız ,evet dedi ben bir cadıyım ve seni ömür boyu kölem yaptım artık sadece benim için yaşayacaksın..


Aylarca konuştular , kız gence ,gençte kıza hayrandı ..genç hergeçen gün daha şiddetle bağlanıyordu kıza ,kızdaki o fırtına dinmeye başlamıştı,iki gün güzel geçinirlerse üç gün dargın oluyorlardı ..Sebepler iki taraflıydı kızın arkadaşları çoktu onlarla eğlenmek zaman geçirmek istiyordu,onlarla kaldırımda oturmak ,şakalaşmak,bisiklete binmek ve hatta akşamları saklanbaç oynamak...

Genç kızıyordu ,otur diyordu evde ders çalış ne işin var sokaklarda..Karışma diyordu bana ..ben senin gibi içi geçmiş değilim ben daha gencim tabiki eğleneceğin gezeceğim ,derslerim gayet güzel ne diye daha fazla çalışacağım ..

Çok kıskanıyordı kızı,okadar güzeldiki etrafı hep ona bakanlarla doluydu ,saçmalama diyordu kız ona ,onlar arkadaşlarım bir gün başkası olursa bunu sana söylerim ..

Genç yeni bir yerde işe başladı,beraber iş yaptıkları birkız vardı,fazlaca bahsetmeye başlamıştı delikanlı ondan kız huysuzlanmaya başlamıştı ne iştir bu böyle aranızda bir yakınlaşmamı var..hayır diyordu genç ama kıskanması hoşuna gitmişti demekki onu önemsiyordu onu...

Kız delikanlıya güvenini kaybetmeye başlamıştı,birkaçkerede yalanını yakalamıştı...birgün bir mesajını gördü kız, onun telefonunda silmemişti gönderdiğini,,

Hırkanı bende unutmuşşun,getireyimmi ,gelirmisin bu akşam yine...

Kız delirmişti sanki,bağırdı ,çağırdı...

Tamam dedi bitti...git istediğine ben bunu kaldıramam..

Tamam dedi delikanlı öyle istiyorsan öyle olsun..ama onunla aramda birşey yok geçen akşam bizde kaldı geç olmuştu evine gitmek istemedi ne varki bunda bende onda kalabilirim o benim arkadaşım ve iş ortagım...

Hayır dedi kız sana güvenim yok artık saygı duymuyorsam sevgide yoktur..bana arkadaşın numarası çekme ben bir kadınım ve önsezilerim vardır ondan ilk bahsettiğinde anlamıştım .bu iş bitti beni arama birdaha...

Genç ne yapacağını bilemedi .çekip gitmişti işte ..hep gideceğinden korkardı ,başkasına aşık olup onu terk edeceğini düşünürdü ama sebep kendisi olmuştu...

Aradı ,defalarca telefon etti açmadı..tamam dedi bitmiş...

Birkaç gün sonra kız aradı nesılsın dedi,

Seni özledim dedi delikanlı yalnızca seni düşünüyorum ,bende dedi kız ...

Yeniden görüşmeye başladılar...

Kız onu görüyormusun, dedi..

O iş arkadaşım elbette görüyorum dedi ...

İçi acıyordu hayır unutamıyordu ,kabul edemiyordu yine tartışmalar kırgınlıklar...

Kız tatil için uzak yere gitti,dönüşte görüşürüz dedi..Orada kendi yaşına yakın yeni arkadaşlıklar edindi ve onu hiç düşünmediğini faketti..

Döndüğünde ,ondan gelen çağrılardan birine cevap verdi ..

Neden dedi hiç aramadın beni mesajlarımada çağrılarımada cevap vermedin..

Canım seni düşünmek istemedi dedi kız..

Neden dedi delikanlı ..
Düşündüğüm zaman o kızla seni beraber düşünüyorum ve kaldıramıyorum ..
Hala dedi sen orada mısın,o konuyu kapatmadınmı...görüşelim seni özledim....

Hayır dedi kız artık görüşmek istemiyorum...seni yeniden görürsem bu sonu belli olmayan ilişkimiz yeniden devam eder..Sana göre basit şeyler bana göre değil..Bana görede gayet normal olan yaşımın gerektirdiği şeylerde sana göre değil..sen çocukluk etme diyorsun,bana göre o yaşımın gereği...Yani artık bitti bunu kabul edelim...

Sen dedi özgürmü olmak istiyorsun artık ,yoksa başkasımı var...

Olabilirde ama yok ..yalnızca seni düşünmek istemiyorum artık..Evet özgür olmak istiyorum..ve senide özgür bırakıyorum..artık kiminle akşamını geçireceğin beni ilgilendirmiyor..Ama seni her hatırladığımda iyi şeyler hatırlayacağım,Sana çok şey borçluyum benim hayatıma hep güzel ve olumlu şeyler kattın..Umarım bende senin hatıralarında güzel bir yer edinirim,beni düşündüğünde lanet etmezsin...Güzel di gerçekten...Hoşçakal....

Telefon kapandığında, genç uzun bir süre tefona bakmaya devam etti..

Hoşçakal dedi güzel kelebeğim ,sen uçmayı öğrendin,bense yoruldum dinleneceğim çiçek arıyorum..Asla yerin dolmayacak,dedi.....asla....

19 Ekim 2010 Salı

Güzel bir akşam



Çok fazla tanımadığın bir şehirde,sevdiğin biriyle akşam karanlığını ,ışıl ışıl aydınlattığı şehir ışıklarının altında caddelerde dolaşmak ne kadar güzelmiş çoktan beri bunu unutmuştum ,üstelik zaman kaygısı olmadan...

Kızımla bir akşam ,üstelik yemekte varken , hadi dedik dışarıya çıkalım ,sokaklarda yiyelim canımız o an ne çekerse...isterse balık ekmek istersek mısır ,kestane ...benmi girdim koluna yoksa omu bana, bilmem hangimiz anne hangimiz kızı oda karıştı ben onun kısa montunu ,oda deri montunu..takıldık onun dilinden tabiri caizse aktık sokaklara...İnsanlar dolaşıyor,sevgililer kolkola ,elele..

Heryeri kestanelerin kavrulmuş mis gibi kokusu sarmış,yollarda az önce çişelemiş olan yağmurun nemi ve ıslak ışıltısı.olsun isterse yine yağsın yağmur kaçmaya hiç niyetimiz yok ,ıslak kedi gibi olsakta hiç bir şey keyfimizi kaçıramaz..

Kızımla gururlanıyorum yeniden yanımda ışıl ışıl maşallah .karşımızdan gelen bir bayan ın yanındaki orta yaşlı beyi dürterek maşallah ne güzel ALLAH özenmişte yaratmış dediğini işitiyorum ,ona daha bir sıkıca koluna sarılıyorum konuşuyoruz herşeyden okuldan ,arkadaşlarından ,aşkdan ..onun sevdiği herşeyi destekliyorum ,sevdiği kişiyide ..

Yine aynı yere giriyoruz ,yemeğimizi bir saatten fazla zamanda yiyoruz konuşmamız hiç kesilmiyor,birde kahve içelim diyoruz ama saat geç olmuş kitap almamız lazım kitapçı kapanmadan yetişiyoruz alıyoruz,ve daha başka kitaplarada bakıyoruz ,çıkıyoruz...

Yine doymuyoruz dolaşmaya caddenin en sonuna kadar gidiyoruz cadde bitmiyorda bizim bilmediğimiz karanlık yerler ötesi, dönüyoruz..Yürüyoruz yürüyoruz..heryer genç dolu malum üni memleketi .benim yaşlarımda insan çok fazla yok ...

Dönüş yolumuzda birinin ona seslendiğini duyuyoruz bakıyoruz arkadaşları ,kızlar memleketlerinden dönmüşler,ellerinde küçük bavulları halleri perişan,yürüyoruz yeniden kaçırdıkları dersi soruyorlar biri kızımla aynı sınıfta,tatlı şirin kızlar.

Kızlar parasızlıktan bahsediyorlar beni yanlarında unutup...acıktık diyorlar ....
eve çağırsam vakit az yurda yetişemezler..birer ekmek arası alırız artık yurdun kantininden diyorlar onları bırakıyoruz köşede evimizegeliyoruz mutlu başlayan keyifli geçen akşamımız buruk sona eriyor ...

Güzel bir akşamdı. kızımla olmak güzeldi..seni seviyorum bebişim...

Çürüme

Bu millete neler oluyor böyle anlamadım ..Busabah televizyona bakıyordum yine bir cinayet altında ihanet..

Eteğini toplayamayan kadınların ın gizli telefonu olup sevgililerine mesaj yazıyorlar ..Hayret yaa bunlar tarlada bağbahçede çalışan ,evde örgü örüp,kapı önlerinde oturup gelenle geçenle laflayan insanlar...

Adamlarda var cebini karıştırsan birpaket sigara parası çıkmaz sevgili ediniyorlar ,evde daha güzel eşleri dururken ...

Hayatlarında belki toplam 3 gazete okumamışlardır,sorsan cumhuriyetin kuruluş tarihini bilmezler.güney nerede kuzey neresi bilmez,komşularımız kim dersen kendi kapı komşusu sanır,ama fatma gülün suçunun ne olduğunu iyi bilirler...bu insanlar anında mesaj yazmayı öğreniyor..

Çok çağdaşız çokkk....

18 Ekim 2010 Pazartesi

Arkadaşım 8

Süreyya o sabah yeni bir davaya başlamıştı üstelik davayı almayı kendisi istemiş ,mağdur kadından hiçbir ücrette talep etmemişti davayı kazanınca eşinin neyi var neyi yok alıp onu içeriye atınca bana bir yemek ısmarlarsın ödeşiriz demiş zavallı kadın inanamamıştı.Hukuk bölümünü bu yüzden isstemiş babası gibi adamlara gününü göstermek istemişti avukatlığa başlayalı üç yıl kadar olmuştu ama şimdiden ünü yayılmaya başlamış karşı tarafın avukatları ondan yaka silker hale gelmişlerdi..

Eve vardığında saat gece yarısına yaklaşmıştı oldukçada yorulmuştu bir salon ve tek yatak odası olan stütyo tipi bir dairesi vardı istanbulun oldukça nezih bir semtinde olan bu daireyi alabilmek için baya bir çalışmıştı ,ama inkar etmemek gerekiyordu geçen yıl baktığı ve çok ses getiren davayı kazanmamış olsaydı alamazdı ,eşi çok zengin parasının hesabı olmayan bir işadamı karısını hastanelik edinceye kadar dövüp beş parasız evden atınca ona gelmişti bir çok avukata gitmiş ama eşi araya birilerini sokmuş davadan vazgeçmişlerdi,bir tanıdığı süreyya yı tavsiye etmişt,davayı kazan bu adamdan benim hakkım olanı al yarısı senin demişti süreyya çok uğraştı bu dava içinama adamdan sevgilisiyle olan ilişkisini ortaya çıkartıp başka delillerle birlikte oldukça yüklü bir nafaka ve mallarınını dörtte birini alıp boşanmalarını sağladı ,kadında buna karşılık oldukça cömert davrandı .

Bir kahve yaptı kendine ve İstanbul u seyretmeye başladı annesini ablasını özlemişti annesi emekli olmuştu sonunda. çok çalışmıştı zavallı kadın hiç gün yüzü görmemişti, babasının şiddetinden en çok annesi etkilenmişti babasını hep öfkeli bağıran eşyaları kıran ve sonrada annesini ablasını ve kendisini döverken hatırlardı.Onu kızdırmamaya çalışırlardı hatırlıyordu daha dün gibi daha yaşı 7 miydi yoksa 8 miydi babası eve gelmiş yemeğini yemiş arkasından neden hemen çay yok diye olay çıkartmış,annesini çok kötü dövmüştü ablası annesini korumaya çalışmıştı onunda kolundan öyle bir tutup kıvırmıştıki kolu iki yerinden kırılmıştı ablası öyle çığlık atıyorduki süreyya babasına bağırmıştı bırak ablamı sen ne biçim babasın diye babası henüz demlenmemiş çayı alıp üstüne dökmek istemişti yine annesi önüne geçmiş sıcak su onun üstüne dökülmüştü.annecigim diye mırıldandı ..Babası aciz bir adamdı kişiliksizdi annesi çok güzelmişti evlendiklerinde ,kocasının bukadar kıskanç olduğunu anlamamıştı seven eş kıskanırdı biraz tabiki ama bir zaman sonra dayanılacak hal olmadığını anlamıştı ama bir kızları olmuştu geçer diye bekledi ama zaman geçtikçe şiddet te fazlalaştı ikinci kızı olduğunda eşi niye erkek doğurmadın sen soyumun kurumasını istiyorsun diye daha fazla kavga eder hale gelmişti eşini seven böyle yapmazdı babası kimseyi sevmezdi yalnızca aciz olanı ezerdi,ablası okadar yılmıştıki 15 yaşında ilk seni seviyorum diyen kişiye kaçmıştı ,yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu ama ne yapsındı acizliktendi başlarında kendilerine sahip çıkan olmamıştı ve babası bir kavgaya karışmış birini bıçaklamıştı hapistede vurduğu adam ın tanıdıkları tarafından sişleneler öldü hayatını ve etrafındaki herkesin hayatını mahvetmişti..

Süreyya babası öldüğünde 14 yaşındaydı .cenazenin eve getirilişini ve gömülmeye götürülüşünü hiçbir duygu taşımadan ve tek damla yaş akıtmadan seyretmişti ,annesi ağlamıştı belkide yitip giden hayatına ağlamıştı kimbilir ablasını annesi eve geri getirmişti onunda hayatı hiç kolay değildi ve onuda çalıştığı işyerine aldı çalıştılar süreyyanın okuması için uğraştılar ablasıda bundan iki yıl önce kendi halinde eşi ölmüş bir adamla evlendi adamın iki çocuğu vardı onları kendi çocuğu gibi sahiplendi hayatından memnundu ...

Telefona eli gitti saatte baya geç olmuştu ama annesinin sesini duymak istedi ,aradı ..annesi birkaç dakika sonra açtı hal hatır ettiler ne var neyok diye uzun zamandır memleketine gitmemişti ,annesi bugün zafer amcanın cenazesi geldi ,memleketinde gömülmek istemiş onlara başsağlığına gidemedim gelen giden çoktu bende uzaktan baktım yalnızca ve nermin teyzeni gördüm ,yanına gidememek bana çok koydu dedi ...

Süreyya telefonu kapatınca ,bir kaçdakika öylece kaldı ve sonra çantasına birkaç parça eşya toplamaya başladı,arabasını çalıştırdı yola koyuldu..

Sabah olmadan varmıştı çocukluğunun gençkızlığının geçtiği bu kasabadan nefret ediyordu,güzel anlarıda olmuştu ama daha çok kötü anılar vardı.en güzel anıları melikeyle olanlardı yine en kötüsüde onunla olandı..bütüngün konuşurlardı ,gezerlerdi bir şeyler alıp yarısını o yarısınıda melike yerdi birbirlerinin suyunu içerlerdi ,birkalemi bile paylaşırlardı..
Annesinin yaşadığı eve gitti.sarıdı ve kucağında birsaat kadar uyudu,cenazenin kaldırılışına uzaktan baktı tıpkı babasının gidişine baktığı gibi ama bu defa ağladı o iyi bir adamdı melikeyle kendisini hiç ayırmazdı başkalarının aksıne babası yüzünden onu yargılamaz ,sevgiyle başını okşardı,gitmek istedi ama hayır melikede oradaydı mutlaka hoş karşılanmazdı şimdi,bekledi bekledi...

akşam üstü mezarına gitti başucuna oturdu dua etti...

Beni affet zafer amca dedi..ama mecburdum ,kötü olan birşey yapmadım ben melikeyi o adama veremezdim onu ona ziyan edemezdim arkadaşımı okadar çok seviyordumki ondan vazgeçmesini çok söyledim ama hayır onu okadar çok seviyorduki gözü hiçbirşey görmüyordu,ondaki kötülüğü görmüyordu ,herkesi kendisi gibi iyi sanıyordu,ama o iyi biri değildi zafer amca o çok kötü birisiydi o aynen babam gibi bir adamdı ,arkadaşımı başka türlü vazgeçiremedim bende o kötü adamı vaz geçirdim böyle olsun istemezdim ama mecburdum .ben arkadaşım için arkadaşımı kaybettim,ama o şimdi mutlu ya boşa gitmedi beni ne olur affedin ,hakkınızı helal edin...

Süreyya başını kaldırdığında melikeyle yüzyüze geldiler ...İkiside yutkundu süreyya başın sağolsun dedi..oda sağol diye zorlukla cevap verdi,melike duymuşmuydu aacaba ama birşey diyemezdi,yavaşça yürüdü..melike ne yapacağını bilemedi arkasından baktı ,arkadaşım diye içinden haykırmak geldi ama sesi çıkmadı,duymuştu onun konuştuklarını....ama artık çok geç dedi sessizce çok geç sana birdaha güvenemem ...

..Hoşçakal arkadaşım dedi kendine iyi bak ....

15 Ekim 2010 Cuma

Arkadaşlar 7

Melike yurt dışına hiç çıkmamıştı ,babaannesinin köyüne gitmiş herkese ve özellikle sinan ın ona ulaşmaması için yurt dışı demişlerdi melikenin annesi ve babası olaya kızları üzüldüğü için üzülmüşler ama aslında içten içe rahatlamışlardı,sanki üstlerinden çok büyük bir yük kalkmıştı..

İki hafta kadar üzüldü zaman zaman çok ağladı ,sonra sakinleşti babaanesi onun üzülmesine dayanamamış bir defasında ellerini avucuna almış ..uşağım ne üzülürsün ,bırak o üzülsün seni demek o hak etmemiş layık ını bulur elbet ,Yaradanım herşeyi bilirde yapar ,herkes kısmetini yaşar seninde elbet bir yerlerde güzel sana layık bir uşak vardır ,o gün gelince diyeceksinki ben deliymişim boşuna üzülmüşüm ...Melike ağlamanın boşuna olduğunu anlamıştı ama yandığı sinan değildiki yıllarını boşuna adadığı boş insanlara yanıyordu o ..sinan ayandı senelerce sadece ona inenmıştı başka göz gözüne dokunmamıştı ..arkadaşı sandığı haine yandı ona her sırrını açmış onunla bir dilim ekmeği bir bardak suyu paylaşmış onunla ağlamış onunla gülmüştü..şimdi kime güvenirdiki kime derdini açar sırrını verirdi,onlar insanlara olan güvenini götürmüştü...

Aklına üniversite sonuçları geldi,öğrenmişti o gün kazandıklarını vesüreyya ya müjdeyi vermek için evlerine gitmiş seslenmişti cevap alamayınca içeriye girmişti kapı kilitlide değildi sesler duyunca süreyyanın odasına dalmıştı süreyyaya süpriz yapacaktı ama o görmüştü süprizi .o sabah için anlaşmışlardı kim erken kalkarsa okula gidecek öğrenecekti sonucu ..hainler kimbilir nekadar zamandır arkalarından iş çeviriyorlardı .peki onu seviyorduda neden kendisi ile evlenmek istiyordu,neden süreyya bu duruma razı oluyordu ,metresmi olmak istiyordu,çok şeyler vardı cevaplanması gereken ama artık ne önemi vardıki ...

Kasabaya okula indi melike ve sonuç kağıdına iyice baktı ,ikinci tercihten sınıf öğretmenliğini üstelik izmir i kazanmıştı..süreyyanın kendisi için yaptığı tek hayırlı iş bu olmuştu okadar ısrar etmiştiki onun zoruyla girmişti ..evet dedi artık yolumu çizmeliyim okuyacağım ve öğretmen olacağım artık kimse için tek damla yaş akıtmayacağım..

Babasına haber gönderdi liseden diplamasını aldılar ve gerekli bütün işlemler kimseye söylenmeden halledildi İzmir de kayıt yapıldı ,ailecek oturacakları ev bakıldı babasının asker arkadaşı vardı onun çok yardımı oldu,çok iyi insanlardı5 katlı bahçe içinde bir apartmanın birinci katını tuttular dayandı döşendi eski eşyalarından hiç getirmediler herşeyi eskide bırakmaya karar verdiler ,yeni bir hayata yeniolan herşeyle başladılar annesinin ve babasının melikeden başka neyi vardıki varlığı yokluğu hep onaydı..okul uzakta değildi ,kendini derslere verdi kimseylede fazla yakınlık kurmuyordu..

Melikenin babasının asker arkadaşı olan mustafa amcalarla sık sık görüşüyorlardı üç cocukları vardı bir kızı evli bir küçük oğlu liseye başlamış dı yeni birde ankarada doktorluk yapan oğlu o en büyükleriymiş yaşı sanırım 27 felan onu hiç görmemişti ama övgüyle bahsederlerdi..ilk yıl bittiğinde melike babaanesine gitti yazı orada geçirdiler hep beraber ona yardım ettiler fındık topladılar..babaanesi sordu ,uşağım buldunmu şöyle oralarda güzelce bir oğlan ..yok dedi melike istemiyorum babaane..ben okuyacağım öğretmen olup kendimi çocuklara adayacağım ..olurmu öyle hiç güzel kuzum benim ,birden karşına çıkacak yüreğin sıkışacak ,heryerini ateş basacak senin işte deyeceksin benim yarim budur..güldü melike ,hadi bakalım olacakmı öyle birisi ben ağzımın payını aldım ,benden geçti babaanne dedi...

İkinci seye daha bir azimle başladı.dersleri çok güzeldi ve öğretmenlerinin gözdesiydi melike ve küçük çocuklara ders bile vermeye başlamıştı,karşılığında para de istemiyordu ısrar ettiklerinde siz iyi bir okul kazanın ben ozaman mutlu olurum diyordu..Ramazan bayramı gelmişti ve mustafa amcalara ziyret egittiler .kapıda güzel bir araba vardı galiba misafirleri var dedi melike girmek istemedi ama mustafa amcası olurmu öyle şey aaaa..bizim oğlan geldi ne rahatsızlığı buyrun dedi..

Melike içeriye girdiğinde elinde çay bardağı olan o esmer uzun boylu adam ı gördüğünde sanki içine ılık ılık bir şeyler aktı ,genç hoş geldiniz dedi onların ellerini öptü melikeye elini uzattı merhaba dedi ben orhan..

Mustafa amcası melikeden öyle övgüyle bahsediyorduki melike kıpkırmızı olmuş başını önüne eğmişti .evet dedi orhan sizden çok bahsediyorlar artık benim papucum sanki dama atılmış gibi artık en çalışkan sizsiniz en akıllı siz en yardım severde siz güzelde demişlerdi ama..

İrkildi melike, güzel bulmamışmıydı onu ,tamam öyle çok güzel değildi ama ,bunun böyle söylenmesi...

Bukadar da güzel olacağınızı düşünmemiştim az söylemişler ..melike yüreğinin kuş gibi havalandığını hissetti.

Ogünden sonra daha sık karşılaştılar tesadüf mü ayarlamamı bilmiyordu ama orhanla olmak çok güzeldi o okadar akıllıydıki ,sakin, terbiyeli ona özel olduğunu hissettiriyordu,hiç kasılmıyordu yanında çok rahattı herşeyden konuşabiliyorlardı,siyasetten bilimden ,filimlerden hatta modadan bile öyle içten güzel bir kahkahası vardıki ..artık sık sık ankaradan geliyordu ve her gelişinde melikeye mutlaka uğruyordu ,melike okadar mutluyduki...

Melike son sınıfa geçtiğinde aralarında söz yaptılar ,okul bitmedende sade bir nikahla evlendiler öğretmen atamaları olmadan nikah kıydılarki eş durumundan tayin ankaraya çıksın diye ..

Nekadar şanslıyım diye düşündü melike ilk öğretmenlik yapacağı yer olarak ankara olduğunu okuduğunda ..

Güzel bir evi güzel severek yaptığı bir işi ve her akşam yolunu beklediği kapıda büyük bir aşkla öptüğü kocası vardı daha ne isterimki dedi,karnında hafif kıpırdanmayı eliyle tutarak,gülümsedi...

14 Ekim 2010 Perşembe

Arkadaşlar 6

Süreyya yerinden hiç kıpırdamadı yalnızca gözünden iki damla yaş belirdi onuda hemen sildi .-Ne yapmayı düşünüyorsun şimdi dedi..

Sinan olanlara inanamıyordu ne yapması lazımdıki,nasıl sıyrılacaktı bu olaydan düşünmeye zorladı kendini kafasını elleri arasına aldı sıktı sıktı kafasını..yok hayır hiç bir şey aklına gelmiyordu,okkalı bir küfür savurdu ,şansına ve melikeye .nasıl haberi olmuştu nasıl gelmişti buraya ..Yoksa dedi sen bir şeylermi söyledin ona.

Süreyya baktı yalnızca, sence dedi ..arkadaşımı kaybettim senin yüzünden,birde bana aptalca sorularmı soruyorsun, benimi suçluyorsun ..

Tamam dedi sinan ,düşünmem lazım .sonra görüşürüz bu olayı atlatalım daha sonra...

Sinan gidince ,melike yatağına kıvrıldı ve gözyaşları sessizce akmaya başladı pikeyi üstüne çekti sessizce hıçkırdı ..

Sinan ,melikenin kapısında defalarca vurdu ama kapıyı açan olmadı .cama dolandı ,bağırdı konuşmaları gerektiğini söyledi,kapıyı yumruklamaya başladı ,tekrar bağırdı ,kapıyı tekmeledi hırsından deli olmuş ve kızarmaya başlamıştı kapıya çıkan basamaklaraın kenarlarına dizilmiş olan saksıları fırlatmaya başladı,iyice kendinden geçmişti ,yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı,tekrar seslendi ama hiç cevap alamadı..Bir saat kadar bahçede bekledi evden hiç ses çıkmayınca yere bakarak ,uzaklaştı...

Sinan anne sine korkarak birhata yaptığını ,aslında herşeyin bir yalnış anlaşılma olduğunu, süreyya nın onun peşine düştüğünü onunda onun evine yakasını bırakmasını söylemek için gittiğini, ama süreyyanın onun üstüne saldırdığı sırada melikenin gördüğünü yalnış anladığını söyledi ..annesi oğluna kızgın gözlerle baktı ve sonra suratına iki tokat patlattı.

Aptal diye bağırdı ,sende baban gibi aptalsın ve sürtüklerden hoşlanıyorsun,size iki kuyruk sallayan gördünüzmü,diliniz sarkıyor ne ev düşünüyor ne çocuk nede karınızı düşünüyorsunuz baban da aynı senin gibi yapmıştı bütün hayatını ve bütün parasını o sürtüklere yedirdi parası kalmayınca evine döndü onu eve aldım ama ne için sen babasız büyüme diye ..Ama ne oldu sende onun gibi ilk ahlaksıza kemerini çözdün beni rezil ettiniz ,sana bu yaşına kadar erdemli olmayı öğrettim ,adam olmayı öğrettim ,ahlaksız kadınlara kanmamayı öğrettim sanıyordum.Ne yapacaksın bilmem ama melikeyle en yakın zamanda evleneceksin ,bu olay duyulmadan hemen evleneceksin bize yakışan gelin odur çabuk bunu temizle ...

Sinan defalarca melikelere gitti ama kapı duvardı sanki, cevap veren hiç olmadı.beş gün sonra geldiğinde annesi kapıyı açtı ,çok sakin bir halde nişan bohçasını ve takılan herşeyi,sinan ın eline verdi.melikenin yurt dışında olan halasının yanına gittiğini ve onu görmek istemediğini söyledi..Sinan inanmak istemedi kabul de edemedi adresini almak istedi,ama hayır seninle konuşmak istemiyor,kızımı gerçekten sevseydin bunlar zaten olmazdı ,sana hiç güvenmemiştim kızıma göre hiç değildin sen ama melikem seni çok seviyordu onun hatırı için seni evladımız kabul ettik ama sen layık olamadın ,onu çok üzdün ,ama herşeyde bir hayır vardır ya evlenseydiniz ,sizin kanınızda var kızım kurtuldu sizden hadi oğlum sen yoluna artık ve kızımıda unut...

Elinde bohçanın olduğu çantayla annesine ne diyeceğini düşünmeye başladı ..gerçekten bitmişmiydi,melike ondan nasıl vazgeçerdi,hayır bir yalnışlık vardı bu işte ...melike onu çok severdi öl dese o ölürdü ,o ne isterse yapardı ,nasıl onu bırakırda giderdi..Eve vardığında sessizce çantayı masanın üstüne bıraktı annesinin yüzüne bakamıyordu ...Necibe hanım çantayı açtı tek tek kontrol etti ,tamam dedi eksik yok ,herkese nişan ı biz attık diyeceğiz kimseye tek kelime etmek yok ,ve hemen sana başka bir kız bulacağız salon boşa gitmeyecek hemen eşe dosta hatta köyden bakacağız sana ...

Bir hafta sonra çok uzak bir akrabalardan ,yaşı daha 15 olan bir kız bulundu ailesi oldukça fakirdi ,ellerine verilen bir miktar paraya öyle sevindilerki kızlarının gerçekten isteyip istemediğini hiç sormadılar,gelinlik üstüne biraz uzun ve bol gelmişti ama olsun etek ucu kısaltıldı belindende biraz iğnelendi oldu bitti...

Düğün ele güne karşı çok ihtişamlı oldu ,kaynana çok oynadı heryerdede eski gelini hiç istemediğini ve oğlunun vazgeçtiğini,söyledi durdu ama kim nekadar inandı bilinmez..

Sinan melike ile beğendiği eşyalarla döşediği yatak odasına, melikenin ancak omuzlarına gelebilecek çocuk gelinle yürürken ,acaba duydumu içi sızlamadımı diye düşünüyordu,belkide çok kıskanmıştı ve pişman olmuştu ..aklına süreyya düştü ah o olsaydı şimdi yanında ...annesiyle gözgöze gelince titredi ve eşinin eline sıkıca sarıldı odaya girdiler....