Başlamışken devam edelim dedim misafirlere...
Kızımında bir hayranı oldu burda..adını Arsız koyduk,gerçektende arsız...
Sıradan tekir cinsi tek gözü biraz darbe almış gibi mat gözüken,hatta biraz şaşı gibi bana göre ,bir erkek kedi..camdan ayrılmıyor ev biraz alçakça camına kolayca tünüyor..Karnı acıkınca mutfak camına gidiyor karnı doyuncada aşk istiyor ve kızıma mayışıp kalıyor ona sevdiriyor kendini bana elletmiyor hoş bende hayran değilim zaten...
Geceleri camına geliyor camı tırmalıyor, ağlıyor,hatta cama kafa atıyor....ben asla diyorum eve alıştırma ,karnını doyuruyoruz o sokağa alışkın ..öyle kalsın biz gidince hayatı dağılır hayvanın..
Böyle işte şimdilik iki tane ev hayvanımız var biri eşikte ,biri camda...
27 Ekim 2010 Çarşamba
Baş misafirim
Yeni evimizin kapısında zaman zaman beliren kara bir çekirge var..anlamayan kara böcek sanır,ama ben çocukluğumdan iyi tanırım çekirgeleri ve bir nevi kutsal olduklarına inanırım..o eve ait olurlarmış ve evin bekçiliğini yaparlarmış,öldürmek evi savunmasız yaparmış,Yaradan dermişki ki benim bu küçük
emanetimi koruyamıyorsanız bende sizi gözetmem,korumam...
Ama ne gariptirki kapı açık olsa bile asla içeriye girmiyor eşikte duruyor,içeriye bakıyor sonrada eşiğin dibindeki küçük boşluğa sığınıyor ..Zaman zaman dışarıya çıkan basamakların 3. katına kadar çıkıyor sonra yine eşiğine dönüyor asla 4 .basamağa çıkmıyorbenden ve kızımdan korkmuyor,ama başkasından anında saklanıyor...eşim geldiğinde hiç görünmedi,merak bile etmiştim etrafa iyicede baktım,yoktu...
İş güç olmayınca böyle çekirgelerle oyalanıyoruz işte....
emanetimi koruyamıyorsanız bende sizi gözetmem,korumam...
Ama ne gariptirki kapı açık olsa bile asla içeriye girmiyor eşikte duruyor,içeriye bakıyor sonrada eşiğin dibindeki küçük boşluğa sığınıyor ..Zaman zaman dışarıya çıkan basamakların 3. katına kadar çıkıyor sonra yine eşiğine dönüyor asla 4 .basamağa çıkmıyorbenden ve kızımdan korkmuyor,ama başkasından anında saklanıyor...eşim geldiğinde hiç görünmedi,merak bile etmiştim etrafa iyicede baktım,yoktu...
İş güç olmayınca böyle çekirgelerle oyalanıyoruz işte....
Unutmak istediğim
Hayatımda unutamadığım iyi vede kötü anlarım vardır anı diyemiyorum küçük unutulması zor dakikalar ..Belki o anda yaşadığım zamanlar uzundu...ama şimdi aklımda bir göz kıpması gibi,ama neden unutulmuyor...
Yaşım belkide 6 civarıydı,belkide 7..ama 6 olmasını tercih ederim çünkü büyüklerimizin deyişiyle akıl baki olunmazken ve deftere günah yazılmaz iken...anlayacagınız kötü anı...
Mahalleye yeni taşınmışız,arkadaş edinmeye çalışıyorum ama nedense beni almıyorlar aralarına..bahçe içinde oynarken çocuk sesleri duyuyorum, koşuyorum ne yapıyorlar diye..bir kayaya taş atıyorlar,kim tam üstüne getirecek diye üstüne denk getireni alkışlıyorlar...bende diyorum atarım ve denk getiririm ..ve atıyorum ,tam isabet...
ama ..akan kanları ozaman fark ediyorum ,taş kanıyor...
Kaplumbağa olduğunu anlıyorum ,heryeri kanıyor kabuğu parçalanmış...
Bende ağlamaya başlıyorum....Yapmayın diyorum ...onu kurtarmaya çalışıyorum ,ama gücüm yetmiyor beni hiç dinlemiyorlar...
İçeriye giriyorum ağlıyorum devamlı ..ve ona taş atan elime ceza veriyorum ,o büyüklükte başka bir taşla elime vuruyorum ..hiç acısını duymadığımı hatırlıyorum ,vicdanımın sesi herşeyi bastırıyordu daha o yaşlarda...
O anı hiç unutamadım her aklıma geldiğinde ,dua ederim ALLAHIM sen affet diye..
Çocuklarıma herşeyi sevmeyi öğretmeye çalıştım hiç bir canlıya zarar vermemeyi,YARADANherşeyi bir sebep için yaratmıştır...
Yaşım belkide 6 civarıydı,belkide 7..ama 6 olmasını tercih ederim çünkü büyüklerimizin deyişiyle akıl baki olunmazken ve deftere günah yazılmaz iken...anlayacagınız kötü anı...
Mahalleye yeni taşınmışız,arkadaş edinmeye çalışıyorum ama nedense beni almıyorlar aralarına..bahçe içinde oynarken çocuk sesleri duyuyorum, koşuyorum ne yapıyorlar diye..bir kayaya taş atıyorlar,kim tam üstüne getirecek diye üstüne denk getireni alkışlıyorlar...bende diyorum atarım ve denk getiririm ..ve atıyorum ,tam isabet...
ama ..akan kanları ozaman fark ediyorum ,taş kanıyor...
Kaplumbağa olduğunu anlıyorum ,heryeri kanıyor kabuğu parçalanmış...
Bende ağlamaya başlıyorum....Yapmayın diyorum ...onu kurtarmaya çalışıyorum ,ama gücüm yetmiyor beni hiç dinlemiyorlar...
İçeriye giriyorum ağlıyorum devamlı ..ve ona taş atan elime ceza veriyorum ,o büyüklükte başka bir taşla elime vuruyorum ..hiç acısını duymadığımı hatırlıyorum ,vicdanımın sesi herşeyi bastırıyordu daha o yaşlarda...
O anı hiç unutamadım her aklıma geldiğinde ,dua ederim ALLAHIM sen affet diye..
Çocuklarıma herşeyi sevmeyi öğretmeye çalıştım hiç bir canlıya zarar vermemeyi,YARADANherşeyi bir sebep için yaratmıştır...
21 Ekim 2010 Perşembe
Uçabilmek özgürce

Küçük kız ,annesinin onu yazdırdığı özel kursa başlayacaktı o gün hiç heyecanlıda değildi daha öncede çok kurslara gitmişti,bunun ne farkı vardıki..Orta ikinci sınıfa geçmişti,gün güne daha güzelleşiyor dahada uzuyordu .Annesiyle gittiler ilk gün,zaten iki saat sürecek sonrada alış veriş yapacaklardı..
Küçük sayılabilecek bir odaydı,kız oflayıp puflarken annesi sakin olmasını dersini iyi takip etmesini para ödediklerini söylüyordu.Kapı açıldı içeriye siyah kıvır kıvır saçları gözünün önüne düşmüş,genç bir delikanlı girdi..Bir an ikiside yüzüne baktılar,genç elini uzattı ,merhaba dedi ,öğrencim sizmisiniz küçük kız elini uzattı ,titreyerek evet dedi ...tanıştılar isimler söylendi anne odadan çıktı ne sevimli çocuk dedi maşallah öğretmenlik yapıyor ne güzel..
İki saat sonra anne kapıdaydı ama kız çıkmak bilmiyordu sınıfa gitti kızı neşeyle gülüyor öğretmenine birşeyler söylüyordu..Baktı gülümsedi ..hadi dedi kızına ....
Kızı öğretmenini anlata anlata bitiramiyordu..yaşı 19 muş konservatuarda okuyormuş ,ayrıca dışarıdan yine üni okuyormuş,böyle ders vererek okuyormuş,ne kadar zekiymiş....
Aradan aylar geçti kızındaki heyecan hiç bitmedi...
Anne hep dinledi , gözlerinin pırıltısına bakıyordu...
Nekadar güzel kirpikleri var anne dedi okadar uzun ki ...elleri dedi ,hele parmakları okadar güzelki ...
Kızı büyüyordu ve ilk aşkını yaşıyordu..kendince yaşıyordu ..birkaç kere genç çocuğa dikkatlice baktı ,delikanlı beğeniyle bakıyordu ama utanarak ,onun çocuk olduğunu hatırlayarak...
Bir gün ,kızı üzgün geldi ,gitti dedi yok askere gitmiş....
Birkaç hafta sonra unutmuştu hayatın akışına bıraktı kendini arkadaşlarıyla gezdi eğlendi.bir çok çocuktan teklifler aldı..kimilerine güldü geçti kimini değerlendirdi .ama çabuk sıkılıyordu herkese bir mana veriyordu aptallar diyordu hiç biri zeki değil,demek istediğimi anlamıyorlar... halbuki bunların arasında , zeki çocukların okuduğu en iyi okullarda okuyanlarda vardı..ama hayır kimse dengi değildi...
Lise ikinci sınıfa geçmişti arkadaşlarıyla gezerken,yoruldular ve kendilerini yeşilliklere bıraktılar..kahkahalarla gülüyorlardı birisi birşey demişti ama gülmek için sebep çoktu..Birisinin seslendiğini duydu,adını çağırıyordu biri ...
Döndü ,Oydu öğretmeni ....
Ayakları kuş oldu sanki koştu ellerini tuttu..hoşgeldiniz dedi nerelerdeydiniz askerlik bittimi..
Çok oldu dedi bitti ,okuluma devam ediyorum ayrıca bazı yerlerde sahne alıyorum yaşayıp gidiyoruz işte ..ee dedi 3 yıl geçti sen neler yapıyorsun ,nekadar büyümüşşün dedi seni saçlarından tanıdım hiç kimsenin saçları bukadar parlak ve güzel değildir ve kahkahanı tanıdım...
Utanmadı kız alışkındı bu tür laflara ,olgunlukla karşıladı ,gülümsedi,ben dedi okula devam işte...arkadaşlarla dolaşıyorduk ,gel dedi seni tanıştırayım..
O gün neşeyle çok çabuk geçti arkadaşları bayılmıştı çocuğa nekadar yakışıklıydı ve akıllı..
Ertesi günü görüşmek üzere sözleştiler .eve vardığında,neşeşinden yerinde duramıyordu..
O sabah büyük bir heyecanla kalktı hazırlandı saçlarını parlayıncaya kadar taradı ..
İlk saatlerdeki tedirginlik yerini yavaşça ,tatlı heyecana bıraktı ,konuştular konuştular..akşama elleri zorlukla ayrıldı birbirinden,telefonlar alındı karşılıklı..
Daha ayrılmalarının üstünden bir kaç dakika geçmemiştiki telefonuna mesaj geldi,ondandı,seni seviyorum dedi ,seni 3 yıl öncede sevmeye başlamıştım ,ama küçüktün ozamanlar,sevgimi anlamazdın ..
Kız da yazdı ona bende seni ..bende 3 yıl önce sevmiştim ama sen benim öğretmenimdin..sen benim ilk aşkımsın dedi ve son..
Delikanlı cevap verdi ,sen benim ilk değilsin belki ama son olacağın bir gerçek belkide ilk aşkımsındır seni sevdiğim kadar ve düşündüğüm kadar kimseye böyle hissetmedim..sen dedi cadımısın insanları büyüleyen ,etrafındakileri pervane böceği yapan...
Kız ,evet dedi ben bir cadıyım ve seni ömür boyu kölem yaptım artık sadece benim için yaşayacaksın..
Aylarca konuştular , kız gence ,gençte kıza hayrandı ..genç hergeçen gün daha şiddetle bağlanıyordu kıza ,kızdaki o fırtına dinmeye başlamıştı,iki gün güzel geçinirlerse üç gün dargın oluyorlardı ..Sebepler iki taraflıydı kızın arkadaşları çoktu onlarla eğlenmek zaman geçirmek istiyordu,onlarla kaldırımda oturmak ,şakalaşmak,bisiklete binmek ve hatta akşamları saklanbaç oynamak...
Genç kızıyordu ,otur diyordu evde ders çalış ne işin var sokaklarda..Karışma diyordu bana ..ben senin gibi içi geçmiş değilim ben daha gencim tabiki eğleneceğin gezeceğim ,derslerim gayet güzel ne diye daha fazla çalışacağım ..
Çok kıskanıyordı kızı,okadar güzeldiki etrafı hep ona bakanlarla doluydu ,saçmalama diyordu kız ona ,onlar arkadaşlarım bir gün başkası olursa bunu sana söylerim ..
Genç yeni bir yerde işe başladı,beraber iş yaptıkları birkız vardı,fazlaca bahsetmeye başlamıştı delikanlı ondan kız huysuzlanmaya başlamıştı ne iştir bu böyle aranızda bir yakınlaşmamı var..hayır diyordu genç ama kıskanması hoşuna gitmişti demekki onu önemsiyordu onu...
Kız delikanlıya güvenini kaybetmeye başlamıştı,birkaçkerede yalanını yakalamıştı...birgün bir mesajını gördü kız, onun telefonunda silmemişti gönderdiğini,,
Hırkanı bende unutmuşşun,getireyimmi ,gelirmisin bu akşam yine...
Kız delirmişti sanki,bağırdı ,çağırdı...
Tamam dedi bitti...git istediğine ben bunu kaldıramam..
Tamam dedi delikanlı öyle istiyorsan öyle olsun..ama onunla aramda birşey yok geçen akşam bizde kaldı geç olmuştu evine gitmek istemedi ne varki bunda bende onda kalabilirim o benim arkadaşım ve iş ortagım...
Hayır dedi kız sana güvenim yok artık saygı duymuyorsam sevgide yoktur..bana arkadaşın numarası çekme ben bir kadınım ve önsezilerim vardır ondan ilk bahsettiğinde anlamıştım .bu iş bitti beni arama birdaha...
Genç ne yapacağını bilemedi .çekip gitmişti işte ..hep gideceğinden korkardı ,başkasına aşık olup onu terk edeceğini düşünürdü ama sebep kendisi olmuştu...
Aradı ,defalarca telefon etti açmadı..tamam dedi bitmiş...
Birkaç gün sonra kız aradı nesılsın dedi,
Seni özledim dedi delikanlı yalnızca seni düşünüyorum ,bende dedi kız ...
Yeniden görüşmeye başladılar...
Kız onu görüyormusun, dedi..
O iş arkadaşım elbette görüyorum dedi ...
İçi acıyordu hayır unutamıyordu ,kabul edemiyordu yine tartışmalar kırgınlıklar...
Kız tatil için uzak yere gitti,dönüşte görüşürüz dedi..Orada kendi yaşına yakın yeni arkadaşlıklar edindi ve onu hiç düşünmediğini faketti..
Döndüğünde ,ondan gelen çağrılardan birine cevap verdi ..
Neden dedi hiç aramadın beni mesajlarımada çağrılarımada cevap vermedin..
Canım seni düşünmek istemedi dedi kız..
Neden dedi delikanlı ..
Düşündüğüm zaman o kızla seni beraber düşünüyorum ve kaldıramıyorum ..
Hala dedi sen orada mısın,o konuyu kapatmadınmı...görüşelim seni özledim....
Hayır dedi kız artık görüşmek istemiyorum...seni yeniden görürsem bu sonu belli olmayan ilişkimiz yeniden devam eder..Sana göre basit şeyler bana göre değil..Bana görede gayet normal olan yaşımın gerektirdiği şeylerde sana göre değil..sen çocukluk etme diyorsun,bana göre o yaşımın gereği...Yani artık bitti bunu kabul edelim...
Sen dedi özgürmü olmak istiyorsun artık ,yoksa başkasımı var...
Olabilirde ama yok ..yalnızca seni düşünmek istemiyorum artık..Evet özgür olmak istiyorum..ve senide özgür bırakıyorum..artık kiminle akşamını geçireceğin beni ilgilendirmiyor..Ama seni her hatırladığımda iyi şeyler hatırlayacağım,Sana çok şey borçluyum benim hayatıma hep güzel ve olumlu şeyler kattın..Umarım bende senin hatıralarında güzel bir yer edinirim,beni düşündüğünde lanet etmezsin...Güzel di gerçekten...Hoşçakal....
Telefon kapandığında, genç uzun bir süre tefona bakmaya devam etti..
Hoşçakal dedi güzel kelebeğim ,sen uçmayı öğrendin,bense yoruldum dinleneceğim çiçek arıyorum..Asla yerin dolmayacak,dedi.....asla....
19 Ekim 2010 Salı
Güzel bir akşam

Çok fazla tanımadığın bir şehirde,sevdiğin biriyle akşam karanlığını ,ışıl ışıl aydınlattığı şehir ışıklarının altında caddelerde dolaşmak ne kadar güzelmiş çoktan beri bunu unutmuştum ,üstelik zaman kaygısı olmadan...
Kızımla bir akşam ,üstelik yemekte varken , hadi dedik dışarıya çıkalım ,sokaklarda yiyelim canımız o an ne çekerse...isterse balık ekmek istersek mısır ,kestane ...benmi girdim koluna yoksa omu bana, bilmem hangimiz anne hangimiz kızı oda karıştı ben onun kısa montunu ,oda deri montunu..takıldık onun dilinden tabiri caizse aktık sokaklara...İnsanlar dolaşıyor,sevgililer kolkola ,elele..
Heryeri kestanelerin kavrulmuş mis gibi kokusu sarmış,yollarda az önce çişelemiş olan yağmurun nemi ve ıslak ışıltısı.olsun isterse yine yağsın yağmur kaçmaya hiç niyetimiz yok ,ıslak kedi gibi olsakta hiç bir şey keyfimizi kaçıramaz..
Kızımla gururlanıyorum yeniden yanımda ışıl ışıl maşallah .karşımızdan gelen bir bayan ın yanındaki orta yaşlı beyi dürterek maşallah ne güzel ALLAH özenmişte yaratmış dediğini işitiyorum ,ona daha bir sıkıca koluna sarılıyorum konuşuyoruz herşeyden okuldan ,arkadaşlarından ,aşkdan ..onun sevdiği herşeyi destekliyorum ,sevdiği kişiyide ..
Yine aynı yere giriyoruz ,yemeğimizi bir saatten fazla zamanda yiyoruz konuşmamız hiç kesilmiyor,birde kahve içelim diyoruz ama saat geç olmuş kitap almamız lazım kitapçı kapanmadan yetişiyoruz alıyoruz,ve daha başka kitaplarada bakıyoruz ,çıkıyoruz...
Yine doymuyoruz dolaşmaya caddenin en sonuna kadar gidiyoruz cadde bitmiyorda bizim bilmediğimiz karanlık yerler ötesi, dönüyoruz..Yürüyoruz yürüyoruz..heryer genç dolu malum üni memleketi .benim yaşlarımda insan çok fazla yok ...
Dönüş yolumuzda birinin ona seslendiğini duyuyoruz bakıyoruz arkadaşları ,kızlar memleketlerinden dönmüşler,ellerinde küçük bavulları halleri perişan,yürüyoruz yeniden kaçırdıkları dersi soruyorlar biri kızımla aynı sınıfta,tatlı şirin kızlar.
Kızlar parasızlıktan bahsediyorlar beni yanlarında unutup...acıktık diyorlar ....
eve çağırsam vakit az yurda yetişemezler..birer ekmek arası alırız artık yurdun kantininden diyorlar onları bırakıyoruz köşede evimizegeliyoruz mutlu başlayan keyifli geçen akşamımız buruk sona eriyor ...
Güzel bir akşamdı. kızımla olmak güzeldi..seni seviyorum bebişim...
Çürüme
Bu millete neler oluyor böyle anlamadım ..Busabah televizyona bakıyordum yine bir cinayet altında ihanet..
Eteğini toplayamayan kadınların ın gizli telefonu olup sevgililerine mesaj yazıyorlar ..Hayret yaa bunlar tarlada bağbahçede çalışan ,evde örgü örüp,kapı önlerinde oturup gelenle geçenle laflayan insanlar...
Adamlarda var cebini karıştırsan birpaket sigara parası çıkmaz sevgili ediniyorlar ,evde daha güzel eşleri dururken ...
Hayatlarında belki toplam 3 gazete okumamışlardır,sorsan cumhuriyetin kuruluş tarihini bilmezler.güney nerede kuzey neresi bilmez,komşularımız kim dersen kendi kapı komşusu sanır,ama fatma gülün suçunun ne olduğunu iyi bilirler...bu insanlar anında mesaj yazmayı öğreniyor..
Çok çağdaşız çokkk....
Eteğini toplayamayan kadınların ın gizli telefonu olup sevgililerine mesaj yazıyorlar ..Hayret yaa bunlar tarlada bağbahçede çalışan ,evde örgü örüp,kapı önlerinde oturup gelenle geçenle laflayan insanlar...
Adamlarda var cebini karıştırsan birpaket sigara parası çıkmaz sevgili ediniyorlar ,evde daha güzel eşleri dururken ...
Hayatlarında belki toplam 3 gazete okumamışlardır,sorsan cumhuriyetin kuruluş tarihini bilmezler.güney nerede kuzey neresi bilmez,komşularımız kim dersen kendi kapı komşusu sanır,ama fatma gülün suçunun ne olduğunu iyi bilirler...bu insanlar anında mesaj yazmayı öğreniyor..
Çok çağdaşız çokkk....
18 Ekim 2010 Pazartesi
Arkadaşım 8
Süreyya o sabah yeni bir davaya başlamıştı üstelik davayı almayı kendisi istemiş ,mağdur kadından hiçbir ücrette talep etmemişti davayı kazanınca eşinin neyi var neyi yok alıp onu içeriye atınca bana bir yemek ısmarlarsın ödeşiriz demiş zavallı kadın inanamamıştı.Hukuk bölümünü bu yüzden isstemiş babası gibi adamlara gününü göstermek istemişti avukatlığa başlayalı üç yıl kadar olmuştu ama şimdiden ünü yayılmaya başlamış karşı tarafın avukatları ondan yaka silker hale gelmişlerdi..
Eve vardığında saat gece yarısına yaklaşmıştı oldukçada yorulmuştu bir salon ve tek yatak odası olan stütyo tipi bir dairesi vardı istanbulun oldukça nezih bir semtinde olan bu daireyi alabilmek için baya bir çalışmıştı ,ama inkar etmemek gerekiyordu geçen yıl baktığı ve çok ses getiren davayı kazanmamış olsaydı alamazdı ,eşi çok zengin parasının hesabı olmayan bir işadamı karısını hastanelik edinceye kadar dövüp beş parasız evden atınca ona gelmişti bir çok avukata gitmiş ama eşi araya birilerini sokmuş davadan vazgeçmişlerdi,bir tanıdığı süreyya yı tavsiye etmişt,davayı kazan bu adamdan benim hakkım olanı al yarısı senin demişti süreyya çok uğraştı bu dava içinama adamdan sevgilisiyle olan ilişkisini ortaya çıkartıp başka delillerle birlikte oldukça yüklü bir nafaka ve mallarınını dörtte birini alıp boşanmalarını sağladı ,kadında buna karşılık oldukça cömert davrandı .
Bir kahve yaptı kendine ve İstanbul u seyretmeye başladı annesini ablasını özlemişti annesi emekli olmuştu sonunda. çok çalışmıştı zavallı kadın hiç gün yüzü görmemişti, babasının şiddetinden en çok annesi etkilenmişti babasını hep öfkeli bağıran eşyaları kıran ve sonrada annesini ablasını ve kendisini döverken hatırlardı.Onu kızdırmamaya çalışırlardı hatırlıyordu daha dün gibi daha yaşı 7 miydi yoksa 8 miydi babası eve gelmiş yemeğini yemiş arkasından neden hemen çay yok diye olay çıkartmış,annesini çok kötü dövmüştü ablası annesini korumaya çalışmıştı onunda kolundan öyle bir tutup kıvırmıştıki kolu iki yerinden kırılmıştı ablası öyle çığlık atıyorduki süreyya babasına bağırmıştı bırak ablamı sen ne biçim babasın diye babası henüz demlenmemiş çayı alıp üstüne dökmek istemişti yine annesi önüne geçmiş sıcak su onun üstüne dökülmüştü.annecigim diye mırıldandı ..Babası aciz bir adamdı kişiliksizdi annesi çok güzelmişti evlendiklerinde ,kocasının bukadar kıskanç olduğunu anlamamıştı seven eş kıskanırdı biraz tabiki ama bir zaman sonra dayanılacak hal olmadığını anlamıştı ama bir kızları olmuştu geçer diye bekledi ama zaman geçtikçe şiddet te fazlalaştı ikinci kızı olduğunda eşi niye erkek doğurmadın sen soyumun kurumasını istiyorsun diye daha fazla kavga eder hale gelmişti eşini seven böyle yapmazdı babası kimseyi sevmezdi yalnızca aciz olanı ezerdi,ablası okadar yılmıştıki 15 yaşında ilk seni seviyorum diyen kişiye kaçmıştı ,yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu ama ne yapsındı acizliktendi başlarında kendilerine sahip çıkan olmamıştı ve babası bir kavgaya karışmış birini bıçaklamıştı hapistede vurduğu adam ın tanıdıkları tarafından sişleneler öldü hayatını ve etrafındaki herkesin hayatını mahvetmişti..
Süreyya babası öldüğünde 14 yaşındaydı .cenazenin eve getirilişini ve gömülmeye götürülüşünü hiçbir duygu taşımadan ve tek damla yaş akıtmadan seyretmişti ,annesi ağlamıştı belkide yitip giden hayatına ağlamıştı kimbilir ablasını annesi eve geri getirmişti onunda hayatı hiç kolay değildi ve onuda çalıştığı işyerine aldı çalıştılar süreyyanın okuması için uğraştılar ablasıda bundan iki yıl önce kendi halinde eşi ölmüş bir adamla evlendi adamın iki çocuğu vardı onları kendi çocuğu gibi sahiplendi hayatından memnundu ...
Telefona eli gitti saatte baya geç olmuştu ama annesinin sesini duymak istedi ,aradı ..annesi birkaç dakika sonra açtı hal hatır ettiler ne var neyok diye uzun zamandır memleketine gitmemişti ,annesi bugün zafer amcanın cenazesi geldi ,memleketinde gömülmek istemiş onlara başsağlığına gidemedim gelen giden çoktu bende uzaktan baktım yalnızca ve nermin teyzeni gördüm ,yanına gidememek bana çok koydu dedi ...
Süreyya telefonu kapatınca ,bir kaçdakika öylece kaldı ve sonra çantasına birkaç parça eşya toplamaya başladı,arabasını çalıştırdı yola koyuldu..
Sabah olmadan varmıştı çocukluğunun gençkızlığının geçtiği bu kasabadan nefret ediyordu,güzel anlarıda olmuştu ama daha çok kötü anılar vardı.en güzel anıları melikeyle olanlardı yine en kötüsüde onunla olandı..bütüngün konuşurlardı ,gezerlerdi bir şeyler alıp yarısını o yarısınıda melike yerdi birbirlerinin suyunu içerlerdi ,birkalemi bile paylaşırlardı..
Annesinin yaşadığı eve gitti.sarıdı ve kucağında birsaat kadar uyudu,cenazenin kaldırılışına uzaktan baktı tıpkı babasının gidişine baktığı gibi ama bu defa ağladı o iyi bir adamdı melikeyle kendisini hiç ayırmazdı başkalarının aksıne babası yüzünden onu yargılamaz ,sevgiyle başını okşardı,gitmek istedi ama hayır melikede oradaydı mutlaka hoş karşılanmazdı şimdi,bekledi bekledi...
akşam üstü mezarına gitti başucuna oturdu dua etti...
Beni affet zafer amca dedi..ama mecburdum ,kötü olan birşey yapmadım ben melikeyi o adama veremezdim onu ona ziyan edemezdim arkadaşımı okadar çok seviyordumki ondan vazgeçmesini çok söyledim ama hayır onu okadar çok seviyorduki gözü hiçbirşey görmüyordu,ondaki kötülüğü görmüyordu ,herkesi kendisi gibi iyi sanıyordu,ama o iyi biri değildi zafer amca o çok kötü birisiydi o aynen babam gibi bir adamdı ,arkadaşımı başka türlü vazgeçiremedim bende o kötü adamı vaz geçirdim böyle olsun istemezdim ama mecburdum .ben arkadaşım için arkadaşımı kaybettim,ama o şimdi mutlu ya boşa gitmedi beni ne olur affedin ,hakkınızı helal edin...
Süreyya başını kaldırdığında melikeyle yüzyüze geldiler ...İkiside yutkundu süreyya başın sağolsun dedi..oda sağol diye zorlukla cevap verdi,melike duymuşmuydu aacaba ama birşey diyemezdi,yavaşça yürüdü..melike ne yapacağını bilemedi arkasından baktı ,arkadaşım diye içinden haykırmak geldi ama sesi çıkmadı,duymuştu onun konuştuklarını....ama artık çok geç dedi sessizce çok geç sana birdaha güvenemem ...
..Hoşçakal arkadaşım dedi kendine iyi bak ....
Eve vardığında saat gece yarısına yaklaşmıştı oldukçada yorulmuştu bir salon ve tek yatak odası olan stütyo tipi bir dairesi vardı istanbulun oldukça nezih bir semtinde olan bu daireyi alabilmek için baya bir çalışmıştı ,ama inkar etmemek gerekiyordu geçen yıl baktığı ve çok ses getiren davayı kazanmamış olsaydı alamazdı ,eşi çok zengin parasının hesabı olmayan bir işadamı karısını hastanelik edinceye kadar dövüp beş parasız evden atınca ona gelmişti bir çok avukata gitmiş ama eşi araya birilerini sokmuş davadan vazgeçmişlerdi,bir tanıdığı süreyya yı tavsiye etmişt,davayı kazan bu adamdan benim hakkım olanı al yarısı senin demişti süreyya çok uğraştı bu dava içinama adamdan sevgilisiyle olan ilişkisini ortaya çıkartıp başka delillerle birlikte oldukça yüklü bir nafaka ve mallarınını dörtte birini alıp boşanmalarını sağladı ,kadında buna karşılık oldukça cömert davrandı .
Bir kahve yaptı kendine ve İstanbul u seyretmeye başladı annesini ablasını özlemişti annesi emekli olmuştu sonunda. çok çalışmıştı zavallı kadın hiç gün yüzü görmemişti, babasının şiddetinden en çok annesi etkilenmişti babasını hep öfkeli bağıran eşyaları kıran ve sonrada annesini ablasını ve kendisini döverken hatırlardı.Onu kızdırmamaya çalışırlardı hatırlıyordu daha dün gibi daha yaşı 7 miydi yoksa 8 miydi babası eve gelmiş yemeğini yemiş arkasından neden hemen çay yok diye olay çıkartmış,annesini çok kötü dövmüştü ablası annesini korumaya çalışmıştı onunda kolundan öyle bir tutup kıvırmıştıki kolu iki yerinden kırılmıştı ablası öyle çığlık atıyorduki süreyya babasına bağırmıştı bırak ablamı sen ne biçim babasın diye babası henüz demlenmemiş çayı alıp üstüne dökmek istemişti yine annesi önüne geçmiş sıcak su onun üstüne dökülmüştü.annecigim diye mırıldandı ..Babası aciz bir adamdı kişiliksizdi annesi çok güzelmişti evlendiklerinde ,kocasının bukadar kıskanç olduğunu anlamamıştı seven eş kıskanırdı biraz tabiki ama bir zaman sonra dayanılacak hal olmadığını anlamıştı ama bir kızları olmuştu geçer diye bekledi ama zaman geçtikçe şiddet te fazlalaştı ikinci kızı olduğunda eşi niye erkek doğurmadın sen soyumun kurumasını istiyorsun diye daha fazla kavga eder hale gelmişti eşini seven böyle yapmazdı babası kimseyi sevmezdi yalnızca aciz olanı ezerdi,ablası okadar yılmıştıki 15 yaşında ilk seni seviyorum diyen kişiye kaçmıştı ,yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu ama ne yapsındı acizliktendi başlarında kendilerine sahip çıkan olmamıştı ve babası bir kavgaya karışmış birini bıçaklamıştı hapistede vurduğu adam ın tanıdıkları tarafından sişleneler öldü hayatını ve etrafındaki herkesin hayatını mahvetmişti..
Süreyya babası öldüğünde 14 yaşındaydı .cenazenin eve getirilişini ve gömülmeye götürülüşünü hiçbir duygu taşımadan ve tek damla yaş akıtmadan seyretmişti ,annesi ağlamıştı belkide yitip giden hayatına ağlamıştı kimbilir ablasını annesi eve geri getirmişti onunda hayatı hiç kolay değildi ve onuda çalıştığı işyerine aldı çalıştılar süreyyanın okuması için uğraştılar ablasıda bundan iki yıl önce kendi halinde eşi ölmüş bir adamla evlendi adamın iki çocuğu vardı onları kendi çocuğu gibi sahiplendi hayatından memnundu ...
Telefona eli gitti saatte baya geç olmuştu ama annesinin sesini duymak istedi ,aradı ..annesi birkaç dakika sonra açtı hal hatır ettiler ne var neyok diye uzun zamandır memleketine gitmemişti ,annesi bugün zafer amcanın cenazesi geldi ,memleketinde gömülmek istemiş onlara başsağlığına gidemedim gelen giden çoktu bende uzaktan baktım yalnızca ve nermin teyzeni gördüm ,yanına gidememek bana çok koydu dedi ...
Süreyya telefonu kapatınca ,bir kaçdakika öylece kaldı ve sonra çantasına birkaç parça eşya toplamaya başladı,arabasını çalıştırdı yola koyuldu..
Sabah olmadan varmıştı çocukluğunun gençkızlığının geçtiği bu kasabadan nefret ediyordu,güzel anlarıda olmuştu ama daha çok kötü anılar vardı.en güzel anıları melikeyle olanlardı yine en kötüsüde onunla olandı..bütüngün konuşurlardı ,gezerlerdi bir şeyler alıp yarısını o yarısınıda melike yerdi birbirlerinin suyunu içerlerdi ,birkalemi bile paylaşırlardı..
Annesinin yaşadığı eve gitti.sarıdı ve kucağında birsaat kadar uyudu,cenazenin kaldırılışına uzaktan baktı tıpkı babasının gidişine baktığı gibi ama bu defa ağladı o iyi bir adamdı melikeyle kendisini hiç ayırmazdı başkalarının aksıne babası yüzünden onu yargılamaz ,sevgiyle başını okşardı,gitmek istedi ama hayır melikede oradaydı mutlaka hoş karşılanmazdı şimdi,bekledi bekledi...
akşam üstü mezarına gitti başucuna oturdu dua etti...
Beni affet zafer amca dedi..ama mecburdum ,kötü olan birşey yapmadım ben melikeyi o adama veremezdim onu ona ziyan edemezdim arkadaşımı okadar çok seviyordumki ondan vazgeçmesini çok söyledim ama hayır onu okadar çok seviyorduki gözü hiçbirşey görmüyordu,ondaki kötülüğü görmüyordu ,herkesi kendisi gibi iyi sanıyordu,ama o iyi biri değildi zafer amca o çok kötü birisiydi o aynen babam gibi bir adamdı ,arkadaşımı başka türlü vazgeçiremedim bende o kötü adamı vaz geçirdim böyle olsun istemezdim ama mecburdum .ben arkadaşım için arkadaşımı kaybettim,ama o şimdi mutlu ya boşa gitmedi beni ne olur affedin ,hakkınızı helal edin...
Süreyya başını kaldırdığında melikeyle yüzyüze geldiler ...İkiside yutkundu süreyya başın sağolsun dedi..oda sağol diye zorlukla cevap verdi,melike duymuşmuydu aacaba ama birşey diyemezdi,yavaşça yürüdü..melike ne yapacağını bilemedi arkasından baktı ,arkadaşım diye içinden haykırmak geldi ama sesi çıkmadı,duymuştu onun konuştuklarını....ama artık çok geç dedi sessizce çok geç sana birdaha güvenemem ...
..Hoşçakal arkadaşım dedi kendine iyi bak ....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)